themis- justitia Adalet Nedir Adalet Felsefesi Türe Tüze Tanım Nasıl Olur Özellik özet

Adalet Nedir Adalet Felsefesi

themis- justitia Adalet Nedir Adalet Felsefesi Türe Tüze Tanım Nasıl Olur Özellik özet

Themis-Justitia- Dike ya da (Adalet kadın) benzer antik adalet tanrıçalarıdır.

Adalet nedir? Güncel sözlükte: 1. Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. 2. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme 3. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşlar 4. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Felsefe terimi olarak: doğrunun, hakkın korunması; doğru olmanın öz belirtisi. 1. Platon ve Aristoteles’ten beri, herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme demek olan bir ana erdem. 2. (Daha dar, biçimsel anlamda) Doğru olarak kabul edilmiş olanda uzlaşma. Herkesin hakkının yasalarla tanınmış olması. 3. (En dar anlamda) Yargıcın niteliği olarak, yürürlükte olan hukuk yasalarının kesin bir uygulanması. Ancak bu uygulama, insan yaşamındaki durumların ve ilişkilerin sonsuz çeşitlililiği ve karmaşıklığı içinde, çok kesin ve en yüksek tüze olarak görülmek istenirse, en büyük bir tüzesizliği de dönüşebilir; bu yüzden ölçülü bir sağduyuyla tamamlanmak zorundadır. Kökenbilimsel sözlükte: 1. dengeli olma, adil olma, hak gözetme, 2. adalet < Ar ˁadala عدل denk idi, dengeledi, adil davrandı.

Kısaca, “ahlaki doğruluk” algısıdır denilebilir. Hukuk kurallarının uygulanışı olarak algılandığı gibi, bireyler arası görgü, örf, gelenek ve göreneklere uygun eşitlik anlayışı da olabilmektedir. Kelime birçok dilde birçok farklı kavramı çağrıştırır. Antik çağlarda adalet, iktidar tarafından konulmuş kurallara uymaktır. Bu kurallar Frigya’da çift bozanı öldürmekken, Roma’da gladyatör dövüşlerinde eğlence olarak öldürülmek olabilir. Tarih boyunca göreli ve çok farklı adalet anlayışları türemiştir. Bugün adalet, hukuk kurallarının uygulanışı olduğu kadar, sosyal adaleti de çağrıştırır. Sosyal adalet ise toplumun sömüren ve sömürülen kesimi arasındaki ahlaki eşgüdümdür. Toplumun geneli için, en azından zaruri yaşam şartlarının sağlanması ve sebepsiz zenginleşmenin önlenmesi sosyal adaletin önemli öncelikleridir. dmy.info/sosyal-devlet-sosyal-demokrasi-nedir/

mahkeme Adalet Nedir Adalet Felsefesi Türe Tüze Tanım Nasıl Olur Özellik özetCumhuriyet adlı diyalogda Platon, Sokrates’i adalet konusunda anar. Adaleti, kişi ve devlet kapsamında düşünür. Adalet devletin ve bireyin farklı kısımlarının uyumlu ve düzgün ilişkisidir. Kişinin hayatından en etkin biçimde yararlanması adalete bağlıdır. İnsan adil olarak hayattan aldığını verir. İnsan ruhunu üçe ayıran Platon bunların akıl, ruh ve iştah olduğunu söyler. Adalet insanın farklı kısımlarının eşgüdümüdür. Kısacası, Platon’a göre adalet uyumdur.Bir de ilahi adalet anlayışı vardır. Platon’un Euthyphro ikilemiyle anılan diyalogunda anılır. Ahlaki olan ahlaka uygunluğundan dolayı mı iyidir yoksa bu tanrının iradesi midir? sorusuna yanıt aranır.

Doğal adalet kavramı John Locke ile anılır. Doğanın adaletini savunanlar, adaletin fizik kuralları gibi işlediğini söyler. Onlara göre her etkinin bir tepkisi vardır. Adalet bireysel ya da kısmi değildir, evrenseldir. Hiçbir olay alakasız olamaz, her şeyin bir nedeni vardır demektedirler. Toplum sözleşmesi olarak adalet, ilk defa Platon ve Epikür’de tarif edilmiştir. Daha sonra modern toplum sözleşmesi algısını oluşturan Thomas Hobbes, John Locke, Jean-Jacques Rousseau ve Immanuel Kant’ın eserlerini görmekteyiz. Düşünürlere göre toplum sözleşmesi, herkesin ortak olduğu bir anlaşmadır. Devletin otoritesini ve hukukun üstünlüğünü geçerli kılar. Yazısız bir antlaşmadır ancak toplum üzerinde eskiden beri etkili ve geçerlidir. Toplum sözleşmesi doğadaki katı ve afaki durumun toplumsal uzlaşıyla bertaraf edilmesidir. İnsanlar, iletişim kurmanın, birlik olmanın faydalarını deneme yanılmayla tarih boyunca anlamışlardır. Sonucunda Kant’ta görülen milletlet birliği fikrinin 1919 itibariyle kurulduğunu ve toplum sözleşmesinin zirve yapılarından biri olduğunu söylemeliyiz. dmy.info/immanuel-kant-felsefe/

Adalet siyasal sistemlerde bireyler arasındaki ilişkilerin ve eylemlerin ahlak bakımından adil ya da doğru olma niteliğidir.[1] İsmail Fenni Ertuğrul tarafından başkasının hukukuna riayet etmek, herkese ait olanı kendine vermek faziletidir.[2] Ahmet Cevizci kısaca “herkesin hak ettiğini alması” şeklinde tanımlamıştır.[3] Teoman Duralı ise “Bir şeyin, bir varolanın aid olduğu yerde bulunması” karşılığını vermiştir.[4] Adalet siyasi düzenlerde çok eskiden beri dile getirilen bir taleptir. Osmanlı’da da adaletin yerine getirilmesi talebi mevcuttur. Yüzlerce isyan fiziksel ihtiyaçlar ya da politik kaygılar ile motive olmuştur. Hürriyet talepleri ile gelen adalet kavramı ise insanların batıdaki görüşleri yaymakla edindiği yeni bir adalettir.

Öteden beri çalışan bir adalet düzeni mevcutken batı etkisinin başlamasıyla bunun değişmesi gündeme gelmiştir. Bedri Gencer, doğal hukukun (şeriat) adalet anlamında; müşterek hukukun (fıkıh)  hakkaniyet anlamında;  pozitif hukukun  (kanun)  da nizam anlamında kullanıldığını söylemektedir.[5] Adalet anlayışı da her zamanki gibi mevcuttur, ancak artık gelişme güdümlü bir adalet arayışı görülmektedir. Osmanlı’da adaletin siyasetteki temel motiflerden olduğu bilinmektedir. Tanzimat ve batılılaşma ile Avrupa eksenli adalet anlayışı yerleşmeye başlamış, cumhuriyet ile birlikte kavram anlamını batılı filozoflardan almaya başlamıştır.

Sonuçta birçok adalet algısı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak kelime kökünden de yola çıkarak “denge” unsuruna odaklanabiliriz. Kişi kendi duygusal durumuna, günlük yaşantısına dengeli yaklaşırsa kendi faydasınadır. Devlet de böyledir. Her şeyi ölçüp biçerek, tartarak uygulayan ve hiçbir şeyin fazladan olmadığını bilen bir devlet ya da birey adaleti sağlayabilir.Hiçbir şey yoktan var olmaz ve var olan da yok olmaz. Bunu göz önünde bulundurarak fazlalıklarımızın eksiklerimizle anlamlı olduğunu ve adil olmanın kendi faydamıza olduğunu belirtmeliyiz. dmy.info/hukuk-felsefesi/

Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz. M.K. Atatürk

Medeniyetin ilk şartı adalettir. – Sigmund Freud

Kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. Suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir. – George Bernard Shaw

Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür… fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm! – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî

Adalet, her şeyi lâyık oldugu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külâh başın. – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî

Yapacağımız ilk şey, hadi tüm avukatları öldürelim. William Shakespeare, Kral Henry VI, Bölüm 2

Adalet, her kişiye borçlu olunanı vermektir. Platon, Devlet, 335e

Şu öncülden mi başlamalıyız: Bir kimsenin adaletsiz davranması tamamen yasaklanmalı mı yoksa bazı hallerde izin mi verilmeli ?Platon

Kuvvetsiz adalet iktidarsızdır, adaletsiz kuvvet zorbadır. Pascal. 

Adaletin felsefi teorisini anlamak ahlaksal bir ödevdir, çünkü onu yanlış anlamanın ölüme yol açan sonuçları vardır. Jonathan Westphal. Justice. Introduction.p.xxv. Hackett Publishing. 1996

Adaletin erdemlerin en önemlisi olduğu düşünülüyor.(…) Nitekim şu atasözümüz vardır:  “Adalette bütün erdemler bir arada bulunur. Kendi amacını kendinde en çok taşıyan  erdemdir, çünkü ,kendi amacını kendinde taşıyan erdemin tam kullanılmasıdır. Tamdır,  çünkü bu erdeme sahip olan yalnızca kendi kendinde değil başkasıyla ilgili olarak da  kullanabilir. Aristoteles, Nikomakhos’a Etik 1129b Çev.Saffet Babür Hacettepe Üniversitesi Yayınları,  Ankara,1998,s.95

Adalet devletin orta direğidir; çünkü siyasal topluluğun temeli hak’tır ve hak neyin adaletli olduğuna karar vermenin ayracıdır. Aristoteles, Politika, çev. Mete Tunçay,Remzi Kitebevi, İstanbul, 2002, s.10

İnsan mükemmel olduğu zaman hayvanların en iyisidir: ama yasadan ve adaletten ayrıldığı zaman hepsinin en kötüsüdür.  Aristotle Politika I, 1253a31

“Adalet amaçların ölçütü ise, araçların ölçütü de hukuka uygunluktur.” Walter Benjamin, “Şiddetin Eleştirisi Üzerine”, Şiddetin Eleştirisi Üzerine, Hazırlayan Aykut Çelebi, Metis Yayınları, İstanbul 2010, s. 20.

Kaynakça

  • Doğuhan Murat Yücel, Son Dönem Osmanlı Düşüncesinde Hürriyet Kavramının Çözümlemesi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2017, Sayı 19, ss. 179-188

[1] GÜÇLÜ, A. 2008: Felsefe Sözlüğü, 9, Bilim ve Sanat Yayınları, 2008.

[2] ERTUĞRUL, İ.F. 239.

[3] CEVİZCİ, A. 2014: 13.

[4] DURALI, T. 2013: Kutadgubilig, Türkçenin Felsefe-Bilim Sözlüğü, 81, Dergah Yayınları, 2013.

[5] GENCER, B. 2007: “Osmanlı Kozmopolitanizmi İçin Tabiî Hukuk Teorisi: Sava Paşa”, Bilimname : Düşünce Platformu, 2007/2, cilt: V, sayı: 13, s. 18.

Ayrıca Bakınız

2 Comments

  1. .Cemil nadir özgün 20 Kasım 2018
    • Doğuhan Murat Yücel 25 Kasım 2018

Leave a Reply