mağara adamı Düşünce nedir Efkar Tasavvur Duygu Yaratıcı Fikir Felsefi Dil İlişkisi

Düşünce Nedir

mağara adamı Düşünce nedir Efkar Tasavvur Duygu Yaratıcı Fikir Felsefi Dil İlişkisi

Düşünce Nedir

Güncel sözlükte: 1. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea 2. Dış dünyanın insan zihnine yansıması 3. Niyet, tasarı 4. Tasa, kaygı, sıkıntı Kısaca: “kendi kendine resmetme, düşleme, düşünme, zihninde canlandırma” anlamını karşılayan sözcüktür. Eski Türkçe tüş:  -hayal– kökünden gelir. Düşünme ise: uyum ve izlenimlerden, tasarımlardan ayrı olarak aklın bağımsız ve kendine özgü durumu, Karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri kavrama yetisi.Bak: dmy.info/dusunce-gucu-nedir/

Felsefede Düşünce

Özellikle zihin felsefesi ve fenomenolojide terim olarak “düşünce” sık sık kullanılır. Felsefi terim olarak 1. Düşünme ediminin içeriği. 2. Düşünmenin ürünü olan: düşünülen içerik; bu içerik düşünme ediminden çözülebilir ve örneğin yazılı olarak saptanabilir ya da bir başkasına aktarılabilir. 3. İlke, yönetici sav. olarak TDK. tarafından tanımlanmıştır.Kısaca Olay, durum ve nesneler üzerinde çözümleyici ve birleştirici işlemlerde bulunmaya olanak sağlayan kavrama ve açıklama yetisidir.

Tanımlar genellikle zihinde oluşan soyut bir etkinliği betimler. -homo sapiens- yani düşünen insanın ayırt edici yanı olduğu söylenir. Düşünmek insanın tekelinde midir? Daha iyi düşündüğümüz falan değil, düşünen tek canlı olduğumuz söylentisi vardır. Ama düşüncenin tam bir tanımı ya da bilimsel ifadesi yoktur. Vücutta düşüncenin izi yoktur. Düşünmenin uyandırdığı hareketler mevcuttur ancak bu, diğer canlılarda da vardır. Öyle görünüyor ki, tüm felsefi teriminoloji ve kafa karışıklığının yanında, düşünce en fazla kendi kendine konuşmaktır. Düşünme eylemi gözlemlenmiş, beynin dili kontrol eden bölümlerinde oluştuğu söylenmiştir.  Tabi dil de duyularla, o da çevreyle ilgilidir. Çevre demek de hepimiz demektir. Tüm doğanın bir belirmesi olan “düşünce” imgesi kurulabilir. Felsefi düşünce terimi günlük hayattaki düşünmeden farklıdır. Felsefi düşünme dille daha çok ilgilidir. Fiziksel ihtiyaçlarımızı gerçekleştiren düşünme,  diğer canlıların yaptığı gibi, görmek ve canlandırmakla ilgilidir. Tabi ki dilin göreliliği ve sınırlılığı içinde birçok eylem “düşünce” kelimesi içinde sınırlanmıştır. dmy.info/dil-felsefesi-nedir-giris/

insan beyin Düşünce nedir Tasavvur Duygu Yaratıcı Fikir Dil Felsefe İlişkisiDüşünceyle ilgili modern teoriler ve etki eden isimler şunlardır: 1. Düşüncenin matematik modellemesi ve düşünenin makine olarak incelenmesi akımı Turing, Caianiello, Searle, Hobbes isimleri ile anılır. 2. Analoji kuramı Hoftstadter ve Sander’in yazılarıyla gelişen ve düşüncenin benzeşimlerle oluştuğunu, benzetim ve kıyasların işlevini inceleyen teoridir. 3. Nöral teori Feldman ve Lakoff’un dil ve düşüncenin nörolojik- beyinsel süreçlerini betimler. 4. Düşünce şekilleri teorisi: Düşünce gücü ve limitlerini anlamaya yönelik olan Baum’un zihinsel modelleri anlamaya yönelik teorisidir. 5. Dilbilimsel teori: Steven Pinkeri Noam Chomsky, Schleicher, Saussure, Wilhelm von Humboldt gibi isimlerle anılan, bilişsel ve dilsel teoridir. Söz dizimi ve dilsel öğelere odaklanır. Modern zamanlarda epey çıkış yapmıştır. Sırada, düşüncenin kendi kendine konuşmak olduğuyla ilgili bir alıntı var. Bir maddenin bireye görünüşünü, hayatın özel göreliliğini ve düşüncenin değişebilirliğini anımsatır. Bakınız. Dil- Beyin ve Konuşma eylemi

“Bir buz parçasını sobanın üzerinde ısıtırsak, önce erir ve suya dönüşür; yani, bir dönüşüm safhasından (ya da dönüm noktasından) geçer. Şimdi suyu kaynayıncaya kadar ısıtalım. Başka bir dönüşüm safhasından geçer ve buhar olur. Buharı çok yüksek ateşte ısıtmaya devam edelim. Su molekülleri ergeç parçalanacaklardır. Moleküllerin enerjisi, molekülleri bağlayan enerjiden daha güçlü olduğunda, su molekülleri temel bileşenleri olan hidrojen ve oksijene ayrılırlar. Isıyı 3,000 derecenin üstüne çıkaralım, hidrojen ve oksijen atomları parçalanıncaya kadar arttırmayı sürdürelim. Elektronlar çekirdekten uzaklaşacaklar, iyonize bir gaz olan plazmaya dönüşecekler. (Bu safhaya “maddenin dördüncü hali” denir; diğerleri gaz, sıvı ve katı halleri) Plazma, bizim bu dünyada rastladığımız bir oluşum değildir, ancak güneşe her baktığımızda görürüz. Hatta, maddenin evrende en sık rastlanılan halidir. Şimdi de plazmayı 1 milyar derecenin üstünde ısıtalım: hidrojen ve oksijenin çekirdekleri parçalansın; bu defa elimizde tekil nötron ve protonlardan oluşan bir tür “gaz” olacaktır ki, bu gaz, nötron yıldızlarının içlerine benzer. Bu gazı 10 triyon derecede ısıtırsak, nötron ve proton dediğimiz atom-altı parçacıklar quark dediğimiz bağlantısız zerreciklere dönüşürler. Böylece quark ve lepton’lardan oluşan bir gaz meydana gelir. Bu gaz 1 katrilyon derece ısıtılırsa, elektromanyetik kuvvet ile zayıf birleşecektir. Bu gaz akıl almaz bir derece olan 10 üssü 32’ye çıkarılırsa, evren, bir düdüklü tencere gibi patlamaya hazır hale gelecek, zaman-mekan dengeleri altüst olabilecek; uzaydan bir parça kopabilecek hatta mutfağınızda bir solucan deliği (wormhole*) oluşabilecektir. Böyle bir durumda mutfaktan ayrılmanız tavsiye edilir.” *wormwhole, “uzaydaki kestirme yol” anlamında, maddenin bir ucundan diğerine anında geçebileceği bu tünelin uzayın kendi üzerine katlanmasıyla oluşacağı hipotezi; solucan deliğinin varlığı gözlemle sabitlenmiş değildir ama Einstein’in E=mc2’nin da atom bombası patlamadan doğrulanmadığını unutmayalım. Hyperspace adlı eserinden- Michio Kaku dmy.info/tag/kitap-alinti/

Bir insan düşünürken sözcüklere dikkat etmelidir; çünkü sözcükler, sahip olduklarını düşündüğümüz anlamlarının yanı sıra, onları kullananın kişiliğini, eğilimlerini ve ilgilerini de gösterirler. Erdemlerin ve kötülüklerin adları işte böyledir, birinin bilgelik dediğine başka biri korkaklık; birinin vahşet dediğine başka biri adalet; birinin savurganlık dediğine başka biri eli açıklık; birinin ağırbaşlılık dediğine başka biri budalalık diyebilir. Hobbes .Leviathan. Yapı Kredi yayınları.S.40.

Düşünmeden öğrenen kaybolur; öğrenemeden düşünen tehlikededir. Konfüçyüs(MÖ.571-479)

Leave a Reply