köprü

Köprü- İnsani Bağ

köprüİnsana özgü sorunların iletişim sorunları olduğu savından hareketle bir yazı dizisi oluşturuyoruz. Hayatın genel görünümünü soruşturduktan sonra Türkiye örneğini ve eğitimin mahiyetini vurgulayacağız. Toplumsal sorunların çözümünde insani bağın fark edilmesi için çalışacağız. İlk aşamada hayati bağları tasvir etmeye, daha sonra toplumsal grubumuzdaki örneği incelemeye ve sonuç olarak da eğitimin toplumsal sorunlara getirdiği çözümlere odaklanacağız. Kurduğumuz bağları “köprü” mecazıyla simgeleyeceğiz. Toplumsal sorunların çözümü için köprü yapmayı anlatacağız.

Köprü-Giriş

Köprü, çünkü insanlığın başka çaresi yok. Köprü aramızdaki bağdır. İnsan aslında birbirine fazlaca bağlanmış doğadır. Bu bağlanma “ötekine” bağlanarak sağlanmıştır. İnsanın temelinde diğerleriyle bir kültür aracılığıyla bağ kurmak vardır. İnsan kendi başına değildir. Köprü kurmuştur, köprülerle var olmuştur. Ötekiyle köprü kurarak hayatta kalmıştır.

köprüGünümüzde bu bağ kopmaktadır. İnsanın toplumsal var oluşu yerine “ben” denilen bir kandırmaca yerleşmektedir. “Ben” bir pazarlama gerekliliği olarak insan üstü yapılar olan kurumlarca yerleştirilirken kurumları da insanlar oluşturmaktadır. Ne var ki insanlar anonim bir yapılanma olan kurum içerisinde insansı özelliklerinden azade şekilde kazanç odaklı, vurdumduymaz yok ediciler oluyorlar. İlginçtir ki bunun farkına varamıyorlar. İnsan üstü dediğimiz kurum onların toplumla bağını kesen, insansı olmayan bir varlık halinde duruyor.

İnsanlar tarih öncesinden beri kendi çıkarları için hareket etmiştir. Bencillik yeni bir şey değildir. Ne kuruma ne de bir akıma bağlanamaz. Bununla birlikte modern zamanlarda küresel ölçeğe ulaşmış ve insansı olmayan anonim kurumlar vasıtasıyla toplumsal bağları koparılmıştır. Bir toplulukta kendi çıkarı için topluluğa zarar verme gafletine tutulan bireyler olabilirken küresel toplumda “kendi benliği” yapmadığı için tüm dünyayı yok eden çoğunluklar türemiştir. Kurum bir paravan olarak toplumsal bağlarımızı, ötekini önemsemeyi, merhameti ve düşünceyi kesmiştir.

Bir ülkenin vatandaşı biraz daha lüks yaşamak için başkalarını öldürmeye kıyamayacakken bağlı olduğu kurum olan devlet veya şirket vasıtasıyla bunun yapılmasına razı olabilmektedir. Sonuçta daha az zalim olanlar ezilmekte, hiç zalim olmayanlar da yok olmaktadır. Zalimlerin oyun alanında yaşayan biz yok oluşu yakından görmekteyiz. Biraz daha eğlence için hayatımıza kast edildiğini fark etmeliyiz.

Günümüzde şirketler çok büyük ve gelişmiş köprüler yapıyor. Ancak asıl köprüler yok ediliyor. İnsanlık köprüleri yok edilirken yerine nice beton köprüler yapılsa da bu hayat uğruna değil hayata rağmendir. Hayata rağmen büyüyen ve gelişen batılı yaşam tarzı ve bununla birlikte gelen tüketici hayatı tehdit etmektedir. Sadece insanları değil, insanlığı ve doğayı; dolayısıyla tüm hayatı tehlikeli bir yok oluşa sürüklemektedir.

Sıra çevremize gelmiştir. Tüketim sadece ürünlerle sınırlı değildir. Ürün için kaynaklar, emekler, hayatlar ve her şey tüketilmektedir. Yakınımıza gelene kadar biz de haberdar değildik. Tüketimin öldürme anlamına geldiğini bombalar patlayınca, halklar birbirine düşman olunca anladık. Türkiye dediğimiz dünyanın bu tarafında bu tehlikeyi geç fark ettik ve yazmak zorunda hissettik ki biz tüketilsek de insanlığın başka bir tarafındaki daha az zalim insanlar bunu fark etsin.

Tüketici kendini de tüketmeden bu olayın farkına varsın. Bencillik insanın kendi içinde de tükenmesidir. Bütünü fark etmeyen parçalar kendi başlarına sadece yok oluşa giderler. Bütünün biraz uzaktaki parçaları olan kültürümüzün insanları bunu anlatsın. Yakında gördüklerimizi uzaktan göremeyenlere ulaştırsın. Böylece biraz anlayış, az bir merhamet sağlansın.

Diğer yazı dizilerimiz

anlamın anlamı

Leave a Reply