Antik Yunan’ın farkı neydi? Yunanistan’ın felsefeyi doğuran özellikleri

İlk neden her bireyin içindedir, doğuştan gelen bir güçtür …

Tanrı, Tanrı olmayan, Ebedi olan bireyin içindedir

MÖ. 5-6 yy. Shvetashvatara Upanişad

File:Ancient Egypt and Mesopotam-es.png - Wikimedia Commons

Felsefe neden Yunan’da başladı? diye sormuş ve klasik cevapları sıralamıştık. Peki diğer medeniyetlere nazaran Yunan’ın farklılığı neydi?

Nereden geliyoruz? Neden bazı şeyler yaşıyor da bazıları yaşamıyor? Bu dünya nasıl ortaya çıktı? Nasıl bir hayat yaşamalıyım? Dünyada neden bu kadar kötülük var?… gibi sorular soran Hindu upanişad ve veda adlı metin türleri mevcut. Bunlar bugünkü felsefe tartışmalarından, ama felsefe terim ve gelenek olarak Hindistan’dan değil de Yunan’dan yayıldı.

özüm sakındım öd täŋri yasar kişi oglı qop ölgeli törümis ança sakındım

?“Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar.(düzenler?) İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım.” (1970: 59, 14)

Belgeli ilk otantik Türkçe soyut düşünceler Bilge Kağan tarafından Kül Tigin anıtına kazıtılmış- Her medeniyette benzer çabalar var ama Yunan’da bu hat safhada belli ki. – 735 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/325415

Günümüzdeki bilgilere göre MÖ. 6. yüzyılda çıkan Yunan felsefesine karşı antik Mısır’da 24. yüzyılda etik ve geometri gelişmiş ve Yunan’a da kaynaklık etmiş gibi görünüyor. Sümer’de 30. yüzyılda soyut ifadelerle dolu bir edebiyat, Mısır’da muazzam bir teknik ve bilgi varmış. Çin’de keza durum hiç de diğer medeniyetlerden daha aşağı değil. Peki felsefeyi ve bilimin başlangıcını neden Yunan’a dayandırıyoruz?

Göz başta bütün duyulardan sıyrılıp, her şeyin görünür, bilinir gibi olduğu yerlerde,

Hiçbir arzu beslemeden huzura ermeli, öyle yerlerde!

9. yy. Budist Türk şiiri https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/688244

Felsefi düşünceler önceki medeniyetlerde daha eski olsa da felsefe aynı zamanda bir konvansiyon(gelenek) ve bir kavram olduğu için Yunan’da başladığı söylenebilir. Sorunun bu şekilde sorulmasında kavram Yunan’da çıktığı için bir sıkıntı yoktur.

Yunan’dan daha gelişmiş, daha zengin, daha güçlü toplumlar vardı, ama günümüz bilimine ve bilgi toplumuna en yakın toplum Yunan oldu. Peki neden? Yunan’da farklı olan neydi?

İnternette Yunan’ın refahından, ticaretinden, gelişmişliğinden bahsediliyor. Lakin bunlar Yunan’ın farkını tasvir etmiyor. Mısır, Hint, Çin, Pers daha eski, daha zengin, daha güçlü devletlere ve halklara sahiptiler. Yunan’da bambaşka olan neydi diye sormalıyız.

Hemen söyleyelim, bir şeyin sebebini hele ki tarihsel olarak belirlemek imkansızdır. Tek bir sebebi yoktur ve bakan kişiye göre de sebep değişebilir. Burada belli belirsiz bir resim çizmeye ve Yunan’ın farklılıklarını tasvir etmeye çalışıyoruz.

1. Antik Yunan’da bilgi ruhban sınıfından bağımsız gelişebilmiştir.

Ancient Greece–Ancient India relations - Wikipedia

Çin’de Konfüçyüs, Hindistan’da Buda’nın öğrencileri de aynı meselelere eğiliyor, ancak bunu “kutsal” bağlamda yapıyorlardı. Mısır’da da bilgi bir şekilde kutsala bağlanıyordu. Yunan’da belki de coğrafyası ve sosyal yapısının etkisiyle “mitten” ve “kutsal” dan çekinmeden bilgi geliştirilebilmiş. Örneğin heykel formları doğudaki tekdüzeliğin aksine çeşitlenmiş, sahne eserlerinde monologun yanında diyaloglara da önem vermiş. “Evvelden gelen kutsal olduğundan eleştiriye açık değil” diye bir kanı var. Ancak kutsal kötü bir şey değildir, sadece kutsal olduğu için korkup yanlışı devam ettirmek anlamında bize bir argüman sağlar. Daha iyisi varken yapmamak sadece sorgulama mümkün değilse söz konusu olabilir. Yani Buda’nın ve Konfüçyüs’ün öğrencileri hocalarının söylediklerini geliştirmeye cüret edemezlerken Thales’in öğrencileri farklı şeyleri savunmaya cüret edebilmişlerdir.

2. İktidar mutlak olmadığından farklı fikirler ve tartışma ortaya çıkar.

Yunanistan tek bir ülke değil yüzlerce şehir devleti ve onların kolonilerinden(1500) oluşan parçalı yapıdaki bir medeniyetti. Yani kimse sözünü dikte edemiyordu. Her kafadan bir ses çıkmak durumundaydı. Demokratik yapı spontane biçimde oluştu. Politik parçalanma ile birlikte gelen entellektüel parçalanma ruhban sınıfının da etkin olamamasını, anlatıda parçalanmayı ve tartışmanın artmasını getirdi.

File:Greek colonies in South Italy.jpg - Wikimedia Commons

3. Coğrafya korunaklı ve bilgilerin başkalarıyla iletişim halinde geliştirilir.

Adalar ve savunması kolay kıyı şehirleri askeri saldırılara karşı korunaklıdır. 2. maddedeki politik yapının sebeplerinden biri bu olabilir. Dünyanın diğer yerlerinde böyle bir coğrafya yoktur. Adalar vardır belki ama Yunanistan geçiş yollarındadır ve yayılmaya da çok müsaittir. Tam bir kolonizatör pozisyonunda, dünyanın diğer denizlerine nispeten daha sakin olan Akdeniz’de kültür etkileşimi için bire bir diyebileceğimiz bir coğrafyada olmak Yunanlıları etkilemiş olmalıdır. Kültürel etkileşim “başka olasılıklar olduğunu, farklı dünyalar aracılığıyla kendini sorgulamayı, farklı tartışmaları” getirmiş olabilir. Üstelik, Yunanlıların da belirttiği üzere medeniyeti doğudan almışlar ve geliştirmişlerdir. Yani medeniyeti hem ithal hem ihraç etmişlerdir.

4. Tüm bunlar eleştirel düşünceyi, eleştirel düşüncenin barınabilmesini ve tartışmayı getirir.

Mitostan logosa geçiş derken aslında dinleyici olmaktan tartışan olmaya geçiş, eleştirip kendi aklını kullanarak doğruyu bulmaya çalışmak kast edilir. Diğer medeniyetlerde de tartışma bir nebze vardır, ama Yunan’da 1500’den fazla sitede bağımsız mahfillerde düşünmek doğunun imparatorları altında tek bir paradigma ile tartışmaktan daha iyidir. Çok elden bir işe girişmek, bunu iktidardan korkmadan yapabilmek, bir yerde barınamayınca kendi kültüründen olan başka bir devlete gidip sürdürebilmek ve sair birçok sebepten eleştirel düşünce dediğimiz düşünceyi geliştirme becerisi ortaya çıkmıştır diyebiliriz.

5. Anlatılanla ve hatta belgeyle dahi yetinmeyip kendi aklınla tartışarak keşfetmek bir ihtiyaç olur.

Yunanlılar zengin olduğu için ya da iklim sıcak olduğu için felsefe çıktı diye bazı argümanlar mevcuttur. Lakin bunlar daha zengin ve daha rahat ülkelerde neden çıkmadığını açıklamazlar. Buna mukabil Yunan’ın durumu zenginlik getirse de ondan daha büyük sıkıntı getirmiştir. Kimse keyfinden gelişmemiştir. Yunan’ın farkı daha çok sıkıntı, rekabet, acı ve çatışma ile ilgilidir. Anlatılana ve hatta belgelere bile kanmayıp aklını kullanma ihtiyacını getirecek bazı sıkıntılar yaşamış olmalıdırlar. Sonraki yazılarda Yunan’ın nasıl “düşünmek zorunda kaldığını” ve felsefenin nasıl “trajediden doğduğunu” irdeleyeceğiz.

Kaynakça

Ayrıca bakınız

Leave a Reply