Aydınlanma Çağı Nedir?

Aydınlanma Çağı, Akıl Çağı ya da Aydınlanma Dönemi 17-18. yüzyıllarda Avrupa’daki entelektüel bir evredir. Karakteristik özellikleri arasında insan aklına güvenmek, insanın mutluluğunu önemsemek; özgürlük, eşitlik, adalet, anayasa, sekülerlik, hoşgörü gibi kavramları vurgulamak vardır.

Tarihi

Aydınlanma Rönesans hümanizmine ve Descartes, Bacon, Newton gibi filozofların şüpheci yöntemlerine temellenir. Rönesans hümanizmi Orta Çağ’da aşırı düzeye ulaşan kilise baskısına bir tepki olarak klasik Yunan’ın pagan filozoflarına ve öte dünya karşısında önemsizleştirilen bireye bir dönüş idi. Descartes, Bacon ve Newton ise insanın bir şeyler yapabileceğine, özne olarak düşünmeye cesaret edebileceğine işaret ettiler. René Descartes’ın Method Üzerine Konuşma(1637), Isaac Newton’un Principia Mathematica’sı (1687) ve Francis Bacon’ın Novum Organum’u(1620) aydınlanmanın köklerinde yer alır. Dönemin bitiş tarihi olarak Fransız Devrimi(1789) ve Immanuel Kant’ın Ölümü(1804) verilir. Peki sonrasında aydınlanma durmuş mudur? Hayır, bu adlandırma aydınlanmanın başladığı dönem, insan aklına ve aydınlanma çabasına olan güvenin geldiği dönem olarak yapılmıştır. Sonrasında fikirler devam etmiş ve daha da gelişmiştir.

Genel Görünümü

  • Coğrafi keşifler ve yeni dünyalar- yeni fikirlere olan merak
  • Oynar parçalı matbaanın icadı- Kültürün daha uygun maliyetle yayılması
  • Kilise etkisinin azalması- İnsanların suçlu hissetmeden deneme yanılma yapabilmesi
  • Küresel ticaretin artması- ulaşım ve iletişimin kolaylaşması ve teknoloji, iletişim, ihtiyaç malzemesine ulaşımın kolaylaşması.

Avrupa’da akademilerde, cemiyet hayatının sürdüğü salonlarda, kıraathanelerde, kahvehanelerde, localarda entelektüel tartışmalar yapılagelmiştir. Bu mekanlarda felsefenin temeli olan diyalektik tartışmalar yapılmıştır. Görüşünü eskisine nazaran daha az korkuyla ve çekinceyle savunabilecek yerler olması, görüş ortaya atacak kişinin ekonomik olarak lorduna bağlı olmaması kritik gelişmelerdir. Yani bir düşünür artan küresel ticarette görev alarak geçimini sağlayabilmesi ve düşmanları olunca da başka bir yere gidebilmesi hayati imkanlardır. Orta Çağ’da maalesef bu yoktu.

Bu dönemde eğitim ve araştırma kilise mensuplarından filozoflara tevdi edilmiştir. Felsefeye olan inanç geri gelmiştir. Felsefe derken bugünkü teorik çalışma değil; insanın kendisinin soruşturup yapabileceği araştırma kast edilmektedir. 19. yüzyıla kadar “felsefeye olan inanç” tabiri bugünkü “bilime inanç” anlamında kullanılmıştır.

Bireysel özgürlükler, dini tolerans, meşruti monarşi, bilimsel yöntem, sapere aude(bilmeye cesaret et) bu dönemde gündeme gelen önemli söylemlerdir.

Doğa, insanları yabancı bir yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın (naturaliter maiorennes) tembellik ve korkaklık nedeniyledir ki insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla erginleşmemiş olarak kalırlar ve aynı nedenlerledir ki bu insanların başına gözetici ya da yönetici olarak gelmek başkaları için de çok kolay olmaktadır.

Ergin olmama durumu çok rahattır çünkü. Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, perhizim ile ilgilenerek sağlığım için karar veren bir doktorum oldu mu zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz artık. Para harcayabildiğim sürece düşünüp düşünmemem de pek o kadar önemli değildir bu sıkıcı ve yorucu işten başkaları beni kurtaracaktır çünkü.

I. Kant, Aydınlanma Nedir?

Sonuç

  1. Akla güven duyulmuş ve akılcı düşünceye önem verilmiştir. Özgürlüğü engelledikleri düşüncesiyle siyasi ve dinî otoritelere karşı gelinmiştir.
  2. Düşünce özgürlüğü desteklenmiştir. Aydın ve yazarlar sınıfı oluşmuştur.
  3. Sonrasında Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi gerçekleşmiş ve buna bağlı problemler tartışılmıştır.
  4. Sanat, felsefe ve edebiyatta önemli eserler verilmiştir. Felsefede yeni ekoller ortaya çıkmıştır.

Leave a Reply