Bilimi felsefeye geri uygulamayı bırakın – Wittgenstein 2. bölüme geçin

Bir uçtan diğerine gidiyoruz. Materyalizme karşı idealizme, egoizme karşı özgeciliğe, hazcılığa karşı çileciliğe, nihilizme karşı ahlakçılığa… İkilik, öğrenme şeklimize ve dilin doğasından kaynaklanır. Belirli tanımlar yoluyla öğreniyoruz ve kelimeler “kesin şekilde” bilmeye uygun değildir. Kelimeler yüzünden dünyayı kesin olarak bilebileceğimizi düşünürüz. Bu mümkün değildir.

Doğayı gözlemleme ve ölçme yöntemi olan bilim, doğa ve nesneler için harika çalışır; ama belki de özne, kendisinin nesnesi olamadığı için insanlara çözüm bulamıyor. Göz kendini göremez, diş kendini ısıramaz. Bu sadece nesne sorunu değil, aynı zamanda perspektif, insan çerçevesinden bakış sorunudur. Bu yüzden beşeri bilimlere sahibiz ve dünya hala çoğu şey için bilimsel yöntemi kullanamıyor.

Bilimsel yöntemin ve doğa bilimlerinin çözemediği şeylerden biri de hayatın anlamı ve amacıdır. Bunun için bir benzetme ile kısa bir cevabımız var. Hayat anlaşılamaz çünkü “şimdi” yaratılır. Anlam her zaman geçmişe hitap eder, her zaman anlam bulamazsınız, bu ontolojik bir problem ziyade dilbilimsel ve epistemolojiktir.

Tıpkı anlamını yarattığımız dil ve kelimeler gibi, onu da “biz” yaparız. Bu , deterministik bir evrenden ziyade aksiyomatik bir evrendir. Lakin yap-inan, kum havuzu tabiatının amaç olması kararlaştırılmış olabilir. Daha iyi anlamak için bir kelime alalım. Bir kelime ancak “uzlaşıyla” anlamlıdır. Wittgenstein ikinci evresinde (Felsefi Soruşturmalar) bir anlam arayışının boşuna olduğunu çünkü bunun bir mühendislikten çok bir oyun olduğunu çok net bir şekilde ortaya koydu. Bir kelime kullandığınızda, bir dil oyunu oynuyorsunuz, oyunu oynayan insanlar arasında anlam ifade ediyor. Ve bebeklikten beri bu oyunu oynamak için eğitiliyorsun.

Oyun gerçek midir? Bir gerçekliği var mıdır? Her ikisi için de evet, ancak dinamik ve bir sandbox oyunu bu. Wittgenstein bir süre sonra oynamaya başlamıştı, iş insanlara gelince mühendis olmayı bıraktı ve anladı. İnsanlar ideal varlıklardır, doğa kadar gözlemlenebilir değil, oynamanız ve yaratmanız, insan yaşamını üretmeniz gerekir.

Doğa bilimleri ve bilimsel yöntem, felsefe adı verilen ideal çalışmanın ürünüydü. Felsefenin mistik, anlatılmamış, ideal bir yanı vardır. Bunu görmezden gelemeyiz. Hipotez, keşif varsayımı, bilimin ereği ve amaçları ve bilim adamlarının değerleri, onu doğa bilimleriyle birlikte bir tür beşeri bilimler haline getirir.

Bilimsel yöntemi felsefeye döndürmenin nesi yanlış? Yanlış değil, mümkün olan en iyi yol bu. Bununla birlikte, insanın bilimsel olmayan yönleri de vardır. Dur diyoruz çünkü akademik çevrelerde aşırıya kaçıldı. Artık bölümlerin ana akımı olan analitik gelenek, felsefe tarihinde dikkate değer bir şey bırakmadı. Her şeyi bizim uydurduğumuzu düşünüyorlar, gereksiz gevezelikmiş. Çok yanlış, bunlar insan idealleri, geleceğe yönelik projeksiyonlar, yaratılış, kum havuzunun sonrası idi halbuki. Aksine en değerli yani.

Artık bilimsel felsefenin tarafına çok fazla çekim oldu. Diğer tarafa çekelim. Kum havuzunu oynamaya başlayın, alanın analizinde bir süre duraklayın.

Leave a Reply