Bilimsel Devrim nedir?

VOLTAIRE (1694–1778)

16-18. yy. arasında matematik, fizik, astronomi, biyoloji (insan anatomisi dahil) ve kimyadaki gelişmelerin toplumun doğa hakkındaki görüşlerini değiştirmesine bilimsel devrim denir. Genellikle bilgi anlayışındaki değişimi kast etmek için kullanılır. Avrupa’da 17. yüzyıl öncesinde bilgi üreticileri deneye ve gözleme değil teorik ve spiritüel olana önem verilmekteydi. Bu tarihten sonra gözlem ve deney akademiden başlayarak önem kazandı. Değil halkta, entelektüel çevrelerde bile topyekûn bir devrim olmasa da önemli çevrelerde anlayışın değişmeye başlamasına işaret eder.

Tarihi

Genellikle 17-18. yüzyıllar içindeki öncü hareketlere işaret etmek için kullanılır, ancak Avrupa’daki kitlelere yayılması ve Avrupa dışı kültürlerde görülmesi daha geç olduğundan sonraki dönemler için de kullanılmıştır. Temelindeki gelişme arka plan olarak Rönesans ve din dışı literatürün, özellikle de Pagan Yunan’ın neşredilmesi olabilir. Karakteristik gelişmesi ise fizik teorisindeki değişimdir. Öteden beri Aristo fiziği ve yer merkezli evren anlayışı mevcut iken bazı bilimcilerin keşifleri bilgi anlayışında devrime yol açmıştır.

1543’te Dünya’nın değil Güneş’in Evrenin merkezi olduğunu öne süren Nicolaus Copernicus (1473-1543), daha önce kabul edilen yermerkezlilik teorilerini (Dünya, Evrenin merkezidir) günmerkezlilik (Güneş, gözlemlenebilir evrenin merkezidir) ile değiştirdi.

Daha sonra Danimarkalı astronom Tycho Brahe (1546-1601), bir ‘usturlab’ kullanarak 800 yıldızın ve Mars’ın hareketinin dikkatli ölçümlerini yaptı. Öğrencisi Johannes Kepler (1571-1630) bir Alman gökbilimci ve doğa filozofu, çalışmalarını devraldı. Gezegenlerin dairesel yörüngelerde değil elipslerde döndüğünü keşfetti.

Galileo Galilei (1564-1642) bir teleskop kullandı ve Jüpiter’in dört büyük uydusunu keşfetti. Ayrıca Güneş Sistemimizin merkezinin Dünya’nın değil Güneş’in olduğunu söyleyen Heliocentrism Teorisini destekledi. Sir Isaac Newton (1642-1727), 1666’da gezegenlerin hareketlerinin matematiksel olarak tahmin edilmesini sağlayan matematiksel bir yöntem olan ‘Calculus’u (veya onun deyimiyle ‘Fluxions’ı) icat etti.

Böylelikle insanın doğa anlayışı, dolayısıyla da bilgi anlayışı değişmiş oldu. Antik dünyadan gelen canlı maddecilik ve seramik- semavi evren modeli de yerini mekanik ve nesnel bir evren tasavvuruna bıraktı.

Karakteristik özellikleri

JEAN-JACQUES ROUSSEAU (1712–1778)

Bilimsel devrim, yani kesin bilgi anlayışındaki köklü değişiklikte en belirgin özellikler 1. Aklındakileri “dünyaya dayatmak” yerine “dünyayı gözlemleyip” ondan bir şeyler öğrenmeye başlamak. 2. Teorik spekülasyonun alternatifi olarak deney, gözlem, ölçme işlemlerinin artması 3. İmana ve güvenliğe karşın şüphenin ve belirsizliğin kabullenilmesi sayılabilir.

Getirdiği değişimler

  • Bilim ve teknolojinin artan rolü
  • Toplumsal hareketlerin yayılması
  • Temsili demokrasinin yayılması
  • Köleliğin kaldırılması
  • Yeni Emperyalizm ve Afrika için Hücum ve daha sonra dekolonizasyon
  • Sanayileşme
  • Kentleşme
  • İlaç ve Hijyenin artan rolü
  • Kitle okuryazarlığı ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması
  • Kadın hakları
  • Demografide paradigma değişimi
  • Daha sonra sosyalizm ve Soğuk Savaş
  • Daha sonra tarımda Yeşil Devrim
Daha sonraki gelişmeler

Eşlik Eden Akımlar

DAVID HUME (1711–1776)
  • 19. Yüzyıl idealizmi: Nesnelerin bize görünme biçimi onların ne olduğunda daha çok yer tutar. Gerçeklik zihinseldir.
  • Alman idealizmi: Kant- bilgi duyu ile başlar zihin anlam verir. Tanrı ve ruh gibi şeylerin duyusal içeriği olmadığından bilinemezler.
  • Faydacılık: Doğru eylemleri en fazla insan mutluluğunu destekleyen eylemler olarak kabul eden normatif etiğe sonuççu bir yaklaşımdır.
  • Pragmatizm: Bir fikrin değeri, gerçekliğine uygulanabilirliğine bağlıdır.
  • Pozitivizm: Yalnızca doğrulanabilir gözlem, insan bilgisinin alanını oluşturmalıdır.
  • Liberalizm, politik bir ideoloji ve serbest piyasa ve laissez-faire ekonomisini savunan liberalizmin bir dalıdır.
  • Anarşizm: otoriteye şüpheyle yaklaşan ve tüm istemsiz, zorlayıcı hiyerarşi biçimlerini reddeden bir siyaset felsefesi ve hareketi.
  • Natüralizm: evrende yalnızca doğal yasaların ve kuvvetlerin (doğaüstü olanların aksine) işlediği fikri veya inancıdır.
  • Nihilizm: Nesnel gerçek, bilgi, ahlak, değerler veya anlam gibi insan varlığının genel veya temel yönlerini reddeder.

Kaynakça

  • Felsefe Kitabı, Alfa Yayınları
  • http://users.clas.ufl.edu/ufhatch/pages/03-sci-rev/sci-rev-teaching/03sr-definition-concept.htm

Leave a Reply