an-zaman

Bilinmeyen Diyarda Zaman

Bilmediğimiz bir diyarda uyandığımızı düşünelim. Kim olduğumuzu hatırlamıyoruz. Unutmuş ya da unutturulmuş olabilir. Bu diyarda bize bir şeyler yapmamız ve yaptığımız şeyle mutlu olmamız söyleniyor. Bilmediğimiz bu diyarda zaten söylenmese de böyle davranırdık. Oraya nasıl düştüğümüzü ve ne olacağını düşünmek de mümkün, ama bir süre denedikten sonra(en az 5500 yıl, şimdilik) bunun çözüm getirmediğini görüyoruz.

an-zaman

Bir şeyler yapıp mutlu olmaya çalıştığımız bu diyarda kaçınmamız gereken şey geçmişin ve geleceğin bilinmezliğidir. Geçmiş ve gelecek şimdi için vardır. Şimdinin, anın önünde engelse bu engele takılmamalıdır. Hayy’dan gelip hû’ya giden bu hayat şimdiyi mahvedecek hiçbir önceye ve sonraya sahip olamaz. Bilinmezden bilinmeze giderken bilmediğiniz için canınızı sıkmayın, çünkü kimse bilmiyor!

an-zaman

“Bana oluyor, başıma neler geldi, kara talihim, karanlık geleceğim” bu ifadelerin hiçbir faydası yoktur. Çevredeki insanları sömürmekten başka bir işe de yaramaz. Size olmuyor, sadece “oluyor” çünkü siz kendi başınıza değilsiniz. Sonsuz bir alem var ve bu alemde kimin nereden gelip nereye gittiği belli değil. Kendi başınıza gelmediğiniz, kendi kararınızla yaşamadığınız bu alemde “bana oluyor” gibi ifadeler ile “geçmişi ve geleceği takıntılamak şimdiyi mahveder. Anı mahveden şey de hayatı mahveder, çünkü hayat andan ibarettir. Geçmiş artık olmayandır ve gelecek de hiç gelmez.

Tiyatroyu geçmişi ve geleceği için mi izleriz? Hayır, tiyatroyu tiyatro izleme keyfi için izleriz. Geçmişi ve geleceği vardır elbet, oyunun başı ve sonu önemlidir ancak “şimdi” nazarında, şimdiyi anlamlı kıldığı için.

an-zaman

Bir filmi başı için mi izleriz? Başını izleyip kapatmak için filme gitmeyiz. Sonu için de gitmeyiz. Film bütünlük içinde anlamlıdır. Fakat amacımız anlam değil, film izleme tecrübesidir. Zerre kadar kontrolünüz olmayan bilinmezliğe takılmayın ve izleme tecrübesini bunun için mahvetmeyin. Anı yok etmeyin, yani hayatınızı.

an-zaman

Hayat masal gibi yaşanır. Bilinmeyen bir mekandadır, zamanın da ne olduğu belli değildir. Uydurmalarla örülü hayatımızda üzülmeyi de tercih edebiliriz, ama amaç bu değil. Uydurulmuş olayların geçmişini ve geleceğini düşünebiliriz, ama faydası yoktur. Masal, öncesi ve sonrası olsa da o anki tecrübe için önemlidir. Bizi farklı bir diyara götürdüğü ve orada o an gezdirdiği için önemlidir.

Masalın da öncesi ve sonrası vardır, her anlatının olduğu gibi. Çok önemlidir, önemi yadsınamaz, ancak “şimdi” nazarında. O anı anlamlı kıldığı için. Geçmiş ve gelecek şimdidedir. Bilinmezlik diyarında, öylesine yaşadığımız masallarımızda bilinmeyen için şimdiyi mahvedemeyiz. Anı değerli kılmayan zaman ve mekan anlayışları, kafaya takmalar, kaygılar boştur. Anı değerli kılamaya değersiz kılıyordur.

Leave a Reply