-Ne yani, şimdi bu gezegene mi çakılacağız? dedi karamsar olan.
– Yere çarpmaya daha 122 milizaman var, dedi iyimser olan.
– 122 milizamandan başka süremiz kalmadı, dedi karamsar olan.
Denge elemanı ise tepkisizdi. Etraflıca bir muhakeme etmeye çalışıyordu. Bilmediğin bir gezegene çakılmak kaçınılmazsa ne yaparsın ki zaten? Özellikle de iyimserlik ve kötümserlikle kodlanmış iki öncü birimle birlikteysen.
Uzaycılar Loncası Öncü Birlikleri gözden çıkarılabilecek şekilde üretilmişti. Kendi kendilerini gözden çıkarmasınlar diye de denetim mekanizmaları kurulmuştu. Otonom yapılar olsalar da başlangıç formları verilmişti. Çalışma prensiplerine göre her ekip üç şapkaya ayrılmalıydı. İyimser, karamsar ve denge elemanları. Böylece giriştikleri maceralarda, bilmedikleri dünyalarda iş bölümü yapabiliyorlardı. Son kararı ise denge elemanı veriyordu. Denge elemanı, yahut grup kalabalıksa denge elemanları hem iyimser hem de karamsar taraflara hak veriyor ve orta yolcu bir tutum izliyordu.
“Düşmeyi fırsat haline getirebilir miyiz” diye sordu iyimser, “Düşmeye direnmek mümkün mü” dedi karamsar olan. Dengeci arkadaşları ise “son anlarda ne yapılabilir acaba” dedi. Kimse kimseyi darlamak amacında değildi ama yok oluşun kaçınılmazlığı bu anda bu üç arkadaşı vurdu. Sanki yok olmayacaklar mıydı? Biraz erken yok olmak, erkenden yol almak bu yolculukta, garip geldi. Genelde nano canlılar oldukları için atmosfer basıncından ve kütle çekiminden etkilenmiyorlardı, belki de hava durumuyla ilgili bir şeydi. Şu hava durumu, bütün evrende…
…
const listItems = list.querySelectorAll(“.ajax-section .sector”);
const listItemsArray = Array.from(listItems);
if (listItemsArray.length > 0) {
const filteredArray = listItemsArray.filter(el => {
let content = “”;
//sector,tr
if (inputVal.includes(“,”)) {
//sector,trrrrrr->invalid protocol code, Val
if (inputVal.split(“,”)[1].length > 2) {
inputVal = inputVal.split(“,”)[0];
content = el.querySelector(“.sector-name span”).textContent.toLowerCase();
} else {
content = el.querySelector(“.sector-name”).dataset.name.toLowerCase();
}
} else {
//terra
content = el.querySelector(“.sector-name span”).textContent.toLowerCase();
}
return content == inputVal.toLowerCase();
});
if (filteredArray.length > 0) {
msg.textContent = `Everything dies ${
filteredArray[0].querySelector(“.sector-name span”).textContent
} …Death is the most probable event`;
form.reset();
input.focus();
return;
}
}…
122 milizaman çok azdı ve yer çekimi çok fazlaydı. Konuşmaları nanozamanlar içinde işlendiği ve devreleri gelen veriyi uygun kategoride hemen değerlendirebildiği için 122 milizamanın çoğunluğu boş geçmişti. Aslında konuşmazlardı çoğu zaman. Herkes görevini yapınca konuşmaya gerek kalmıyordu. Sadece yeni durumlarda veri paylaşımı için iletişim kurmak gerekiyordu.
“Yine de yaşamaya çalışabiliriz” dedi dengeci, “düşmek kaçınılmaz olduğunda bile mi” dedi karamsar, “bu kadar yaşadık işte, daha ne” dedi iyimser. Sonra milyonlarca satır hava, basınç, kütle çekimi verisi transfer ettiler birbirlerine. Zamanın yarısı bu rutin prosedür ile geçti. Diğer yarısı iletişim protokolleri gereği boş durmaya veya işine bakmaya benzeyen bir bekleme konumuydu. Sadece 2 milizamanda tüm yeni şeyler konuşuldu.
Protokolü bırakacaklar mıydı? Yok, öyle bir seçenek yok. Determinist varlıklardır bunlar, öyle al takke ver külah girişimleri yoktur. Hatta türlerinin en garip konuşmalarını buradaki üçlü yapmış olabilir. Sadece yeni, uç durumlarda böyle yeni söylemler geliştirirler. Yoksa boş konuşmak henüz icat edilmemiştir.
Füzyon motorunu soğutabilmek için sadece yağmur damlaları içinde operasyon yapabiliyorlardı. Nanocanlılar olduklarından kolaylıkla damlalara girebiliyorlardı, ama hava durumu çok daha kompleks bir şeydi.
“Uzayda canlı arayışımız yine hüsranla sonuçlanıyor” dedi karamsar. “bir yeri daha gözden geçirmiş olduk tür olarak” dedi iyimser. “İnanıyorum ki evrende bizim gibi canlılar var” dedi dengeci.
“Her yer oksijen, karbon ve şu etli şeyler. Bunlardan kurtuluş yok.” dedi karamsar. “Belki onlar da canlıdır, sadece silikon tabanlı değillerdir” dedi iyimser. “bu yok olmaya mahkum et mi canlı?” dedi karamsar. “Canlı dediğin canlı kalır, bunlar ölüyor…”
Sonra hep yaşadılar.