Demokrasi Nedir?
Vatandaşların rol aldığı hükümet şeklidir. Vatandaşlar doğrudan ya da temsilciler vasıtasıyla hükumette yer alabilirler. Demokrasi toplumdaki siyasi, ekonomik, dini, kültürel, etnik, yasal eşitlik konularında öne çıkan bir anlayıştır. Yasal eşitlik, özgürlük ve hukukun üstünlüğü demokrasinin en önemli unsurlarıdır. Yunanca δημοκρατία (dēmokratía) sözcüğünden gelir, halk idaresi anlamındadır. (dêmos:halk+ kratos:güç) ἀριστοκρατία(aristokratia) -aristokrasiye-yani elitlerin idaresine zıt bir anlayıştır. Monarşi(tek kişinin idaresi), oligarşi(zümre idaresi) gibi otoriter- hükumet biçimleri de demokratik anlayışa aykırıdır. Türkçe sözlükte: Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık olarak geçer. Demokratik: Demokrasi anlayışına uygun. Demokrat: Demokrasi düşüncesini savunan demektir.
Kısa Demokrasi Tarihi
Demokrasi fikri, milattan önce 5. yüzyılda Atina’daki şehir devletlerinde ortaya çıkmıştı. Ancak bugünkü demokrasiden biraz farklıydı. Eski Yunan’daki demokrasilerde kölelerin ve kadınların oy hakkı yoktu. Çağdaş devletlere kadar tüm demokratik yönetimler bir kesimin kontrolündeydi. Ancak 20.yy. da, bugün anladığımız anlamda, tüm yetişkinlerin oy hakkı kazandığı demokrasiler meydana gelmiştir. Magna Carta (1215) İngiliz Haklar Bildirgesi(1689) ABD. Anayasası(1787) İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi(1789) Köleliği Kaldırma Yasası(1833 ) Fransa’da Erkeklerin Genel Oy Hakkı(1848) tarihi önemdeki bazı demokratik gelişmelerdir. Osmanlı’da Tanzimat Fermanı(1839), 1. Meşrutiyet(1876), 2. Meşrutiyet(1908), Türkiye Büyük Millet Meclisi(1920); Türkiye’de Kadınlara oy hakkı tanınması(1930), Çok partili demokrasi(1946) bizdeki önemli gelişmelerdir. Bak: 1908’den İtibaren Türkiye’de Demokrasi
1972’de Dünya’da 40 ülkede demokrasi uygulanıyordu. 2007’ye gelindiğinde 123 ülke demokrasiyi benimsemişti. Bu da dünya nüfusunun %60’ına denk gelmektedir. 2010’dan itibaren her yıl “15 Ekim” Uluslararası Demokrasi Günü olarak kutlanmaktadır.
Osmanlı’da Demokrasi ve Meşrutiyet
Osmanlı’da demokrasi terimi 1870’lerde ortaya çıkmış, bunu ikame eden meşrutiyet terimiyle gündemde kalmıştır. Osmanlı aydınları meşrutiyet talebiyle aslında halkın yönetimde söz sahibi olmasını, yani demokrasiyi istemiştir. Meşrutiyet TDK tarafından “Hükümdarlıkla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükûmet etme biçimi” şeklinde tanımlanmıştır.[1] Meşru sözcüğü yasal anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası olan Kanûn-ı Esasî(1876) ile başlayan I. Meşrutiyet döneminde, yalnız taşınmaz mal sahibi Osmanlı halkına oy hakkı tanınmış ve meşruti bir yönetim kurulmuştur.[2] Meşruti yönetimin meclisi 1878’de II. Abdülhamid tarafından kapatılsa da anayasa şeklen yürürlükte kalmıştır. Bununla birlikte iktidar baskı ile yönetmektedir. Genç Osmanlılar ile İttihat ve Terakki cemiyetleri meşruti yönetim için çalışmaktadır.
1908 yılında Balkanlar’daki askerler Osmanlı’nın batılı güçlerce paylaşılmasını kabul etmemiş ve padişahın doğru davranmadığı gerekçesiyle isyan etmişlerdir. Tarık Zafer Tunaya’nın deyimiyle “meşrutiyeti, diğer adıyla hürriyeti” ilan etmişlerdir.[3] İlk Meşrutiyet padişaha yer veren bir anayasal düzen idi. İkinci Meşrutiyet parlamenter bir düzen kurmaktaydı. Artık padişahın yetkileri kısıtlanmış ve meclisin, dolayısıyla da İttihat ve Terakki Partisi’nin sözü geçer olmuştur.[4]
Demokrasi Anlayışı
Demokrasi fikri antik Yunan’a dayansa da birçok farklı demokrasi anlayışı türemiştir. Tarih boyunca monarşi ve oligarşiyle sentezlenmiş ve birbirinden farklı demokratik anlayışlar üretilmiştir. Bunlardan bazıları: doğrudan, sosyal, otoriter, radikal, dini, müzakereci, demarki, konsensus, delegasyoncu, ekonomik, köktenci, liberal, dahili, sanayi, İslami, liberal olmayan, partizan, avam idaresi, katılımcı, poliarki, sosyokrasi, Sovyet, totaliter, beklentisel, Hristiyan demokrasilerdir. Vatandaşların hükumete katılımı açısından farklı yöntemler mevcuttur. Bunlardan: Doğrudan demokrasi: saf demokrasi olarak da bilinir. Halk bir araya gelerek hükümet kararlarını alır. Tarihte Yunan siteleri, Bugün İsviçre uygular. Temsili demokrasi: Doğrudan olmayan halk idaresidir. Seçimler ile seçilen temsilciler halkın iradesini hükumete yansıtırlar. Nüfusu doğrudan temsile uygun olmayan toplumlar bu yöntemi edinmiştir. Türkiye, Fransa, Almanya gibi demokrasilerde uygulanır.
- Doğrudan demokrasi: Temsilci olmadan, halkın kendisini yönetmesidir. Devlete ilişkin tüm kararlar aracısız olarak insanların oyuyla alınır. İdeal demokrasi şeklidir ancak uygulaması zordur.
- Yarı doğrudan demokrasi: Halkın hem kendisi, hem de temsilcileri ile kendini yönetmesidir. Yasa tasarıları halkoyu(referandum)’na sunulur. Temsili ile doğrudan demokrasilerin birleşimidir. İktidarın kullanımı temsilcilerdedir ancak halkın talebine göre halkoyu yapılabilir.
- Halkoyu(referandum): Halkın oyları ile seçim yapmasıdır.
- Halk vetosu: Temsilciler(parlemento) tarafından kabul edilen yasaların halk tarafından halkoyunda yürütlükten kaldırılmasıdır.
- Halk girişimi: Halkın bir konuda yasa çıkarılması veya değişiklik yapılması için hükümeti harekete geçirmesidir.
- Temsili demokrasi: Egemenlik hakkının temsilciler vasıtasıyla kullanıldığı demokrasi türüdür. Türkiye de dahil dünyanın çoğunda bu anlayış yürütlüktedir.
-
- Nisbi temsili sistem: Partilerin aldığı oy oranınca mecliste temsil edilmesidir.
- Çoğulculuk ilkesi: Çoğunluğun yönetim hakkının azınlığın temel hakları ile sınırlı olmasıdır. Muhalefet partilerinin bulunmasını öneren ilkedir.
- Çoğunluk ilkesi: Seçimde en çok oyu alan adayın seçilmesi ilkesidir. Devletin çoğunluk oyları ile yönetilmesini öğütler.
- Çoğunluk hükümeti: Genel seçimlerde en çok oyu alan partinin iktidar olmasıdır.
- Azınlık hükümeti: Mecliste çoğunluğu olmayan bir partinin, başka partilerin hükümette yer almadığı halde dışarıdan destek vermesiyle, oluşturduğu hükumettir.
- Koalisyon hükümeti: Birden fazla partinin hükumeti birlikte kurmasıdır.
- Basit çoğunluk: En çok oyu alanın seçilmesidir.
- Nitelikli çoğunluk: Oyların 2/3’ü veya 3/5’i gibi oranlardaki çoğunluğudur.
- Salt çoğunluk: Oyların yarıdan fazlasıdır.
-
Çoğunluğun idaresi demokrasinin en belirgin özelliklerindendir. Bununla birlikte azınlığın sömürülmesi de demokrasilerde çok görülür. Azınlıkların korunması adına politikalar güdülmemişse, eşitlik prensibi çoğu zaman alt edilir. Gerçek bir demokrasiden söz edilmesi için eşit seçimler düzenlenmelidir. Bunun için de siyaset özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü en önemli etkenlerdir. Ayrıca , “Oy”un geçerliliği bireyin siyasi düşünceler hakkında bilgilenmesine bağlıdır. Bir görüşün dikte ettirildiği, baskın olduğu ülkelerde halk, diğer görüşler hakkında bilgi sahibi olmadığı için sağlıklı bir seçim yapılmış sayılamaz. Demokrasilerde bulunması gereken temel özellikleri dört maddede özetleyebiliriz:
- Özgür ve adil seçimlerle hükümeti seçebilmek için siyasi düzen
- İnsanların uygar yaşamda ve politikada etkin biçimde rol alması
- Tüm vatandaşların insan haklarının korunması
- Tüm vatandaşlara eşit şekilde uygulanan kanun uygulamaları.
Günümüzde genel geçer bir demokrasi anlayışı yoktur. Birbirinin tam zıttı uygulamalar demokrasi olarak anılmaktadır. Örneğin, Kuzey Kore’nin resmi adı: Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’dir. Ancak demokrasinin hiçbir koşulu gerçekleşmez. İktidar adayları dikte eder. Halk sadece onaylıyorum ya da onaylamıyorum diye oy verebilir. Devlet başkanının %100 oy alması da insanın tabiatına ve demokrasi uygulamasına aykırı bir sonuçtur. Siyasi iktidarlar tarih boyunca demokrasiyi sömürmüştür. Kendi halkını ve dış politikayı kandırmak için demokratik görünmek, sömürü iktidarlarının temel politikalarındandır. Çin, Suriye, Laos ve yakın doğudaki birçok ülke ile demokratik sömürü örnekleri çoğaltılabilir. Bak: dmy.info/sosyal-devlet-sosyal-demokrasi-nedir/
Demokrasi Eleştirisi
Platon(Eflatun) aristokrasi, timokrasi, oligarşi, demokrasi ve tiranlık tanımlarını verir. Bunlar muhtemel hükümet biçimleridir. Ona göre en ideal yönetim sistemi “aristokrasi”dir. Platon tüm yönetim sistemlerinin zamanla bozulacağını, demokrasinin de yozlaşarak despotizme dönüşeceğini düşünür. Aristoteles: çoğunluğun, azınlığın ve tek adamın iktidarı olarak egemenlik anlayışlarını sıralar. Demokrasinin dejenere bir siyaset olduğunu söyler. Thomas Aquinas, John Locke, Montesquieu, J.J. Rousseau modern demokrasi anlayışına etki eden filozoflardır. Thomas Hobbes “Leviathan” adlı eserinde, halkın kendi çıkarı için devleti oluşturduğunu, güvenliği için ve gücünü kurumsal güç olarak devrettiğini söyler. Hobbes iktidardakilerin yetkilerini sınırlandırmamıştır. Bu da mutlakiyet yanlılığı olarak algılanmaktadır. John Locke toplumun güvenliği için devleti oluşturduğunu ve kendince kendini sınırlandırdığını söyler. İktidardaki güç sahiplerinin kendilerini sınırlamaları gerektiğini söyler. Aksi halde, gücü elinde bulunduranlar yetkilerini kötüye kullanabilirler. Bak: dmy.info/guc-iktidar-nedir-kaynagi-ve-ozellikleri/
Felsefede demokrasi nedir? sorusu çokça sorulmuş, çoğunlukla da bencil insanlarca sömürülmeye müsait olması yüzünden eleştirilmiştir. Demokrasinin iyiliği ya da kötülüğünden ziyade, riskleri eleştirilmiştir. Filozoflar demokratik yönetimlerin er ya da geç kötü niyetlilerin eline geçeceğini düşünmüştür. Toplum iyilik ve felsefe ile yaşamadıkça demokrasi sakıncalıdır. Çünkü çok az insan bile bencil olsa, iyi insanları kandırabilir. En çok bağıran, en çok yalan söyleyen başa geçebilir. Toplumda bencillik yok edilmedikçe demokrasinin temel ilkeleri uygulanamaz. Demokrasi herkesin fikrinin geçerli olduğu düzendir. Adil biçimde birbirine saygı duyan insanların sistemidir. Bu sistemde kendini öne çıkarma kaygısına düşenler hem topluma, hem de kendilerine kötülük etmiş olurlar. Sadece kendini düşünen insanlar var oldukça demokratik yönetimler risk altındadır.
Kaynakça
- en.wikipedia.org/wiki/Democracy
[1] TDK. 1998: 1545.
[2] KIZILTAN, Y. 2006: “I. Meşrutiyetin İlânı ve İlk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı”, GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 26, Sayı 1, ss. 251-272, s. 253.
[3] TUNAYA, T.Z. 1988: Türkiye’de Siyasi Partiler, 23, C. 1, Hürriyet Vakfı, 1988.
[4] TUNAYA, T.Z. 1988: 25.
- Doğuhan Murat Yücel, Son Dönem Osmanlı Düşüncesinde Hürriyet Kavramının Çözümlemesi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Bahar 2017, Sayı 19, ss. 179-188
on numara beş yıldız
5 numara 10 yıldız
5 numara 5 yıldız
10 numara 5 yıldız artı 2
Aferin sana
Coook gozel
10 numara 5 yıldız tebrikler canlarım kanakılerim sizleri çok seviyorum
Kısa Dediğiniz bu ise uzun acaba kaç sayfa ama tşkler :D
çok güzel sayenizde 100 aldım
Çok kısa dediğiniz bumu ya uzun nasıl ama tşk
Bende bu yazıdan yararlandım.Sayın Doğuhan Murat YÜCEL bey AHMET KISA
harika beğendim ben helal olsun size valla
güzel ama kısa dedigniz bumu
çok iyi ama uzun bende özet yaparak yazdın hoca kabul etti…
ey müslümanlar bakın rabbimiz olan ALLAH-U TEALA QUR’AN-I HAKiMde ne buyurmuş:
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ
casiye 18 Sonra da seni o emir hakkında (din husûsunda) bir şeriat (bir yol ve usûl) üzerinde kıldık.(1) Artık (sen) ona tâbi’ ol; ve bilmeyenlerin (nefsânî) arzularına uyma!
Tek yol değil ama hak yol şeriat-ı muhammediyedir.
bizim için yol ikidir şeriat ve diğerleri, şeriat hak diğerleri batıldır , şeriat ilahi diğerleri beşeridir.
kendini yaratamayan kendini idare edemez yaratan ALLAH yöneten ALLAH.
ALLAHın dünyasında ALLAHın dediği olacak.
demokrasi , kamalizm, komünizm, laisizm, sosyalizm ne kadar izm varsa bilmeyenlerin nefsani arzularıdır.
selam hüdaya tabi olanların kınama nefse tabi olanların üzerine olsun.