doğal hukuk nedir

Doğal Hukuk Nedir

doğal hukuk nedirNamık Kemal‘i bizde doğal hukukun temsilcisi saymıştık. Şimdi de doğal hukukun ne olduğunu açıklama gereği doğdu. Doğal hukuk, hakkın doğadan alındığını, bağlayıcı ve evrensel ahlaki standartların olduğunu savunan hukuk felsefesinin adıdır. Çoğu zaman “ilahi” ya da tanrısal hukuk olarak da tanımlanır. Karşıtı olan pozitivist hukukun tersine, toplumlarca oluşturulan hukukun değil, evrensel ölçüde var olan hukukun savunucusudur. Yani doğada hâlihazırda bir hukuk vardır. Önceden kurulu düzeni keşfetmek amaçlanmalıdır. Aristoteles’ten Cicero’ya, oradan da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne kadar hukuk felsefesinin başlıca akımı olmuştur. [1]

Doğal hukuk filozofları insanların koydukları pozitif kanunların üzerinde yer alan kusursuz bir kanun olduğunu düşünmüştür. Doğal hukuk doğanın kanunlarının insanın doğasına kazındığını ve yaşayan her şeyin hukukuna temel oluşturduğunu savunur. Bu düşünce tarzı Antik Yunan filozoflarına kadar gitmekteyse de Stoacı filozoflar ile sistemleşmiş, Cicero ve Aquinas tarafından da Orta Çağ’a taşınmıştır. Maturidi, Hobbes, John Adams, John Locke, Thomas Jefferson, Madison, Leibniz, Vattel, Rousseau, Kant, Montesquieu gibi düşünürlerce çağdaş zamanlara dek sürdürülmüştür. İlk olarak Eflatun’un ve Aristoteles’in yasalara ait felsefeleri sonucunda doğal hukuka dair düşünceler oluşmuştur. Araştırmacılar bazen Eflatun’u doğal hukukun temsilcisi sayar. Gorgias ve Timaeus diyaloglarındaki fikirleri doğal hukuk içerisinde değerlendirilir.[2] Onun öğrencisi olan ve birçok bilimin öncüsü sayılan Aristoteles de bu kurama örneklendirilen fikirler öne sürmüştür.[3]

Ne var ki, XX. yüzyıl hukuk filozofu Roscoe Pound, An Introduction to the Philosophy of Law adlı eserinde Aristoteles’in doğal ya da pozitif hukuk ayrımı yapmadığını, yasaların doğa ile uyumlu olmasının gerekliliğini vurguladığını ifade eder. Çalışmamızın başına doğal hukukun temellerinden saydığımız Aristoteles, gerçekten de bir ayrım yapmamış, ancak doğal hukuk filozoflarına ilham veren doğanın yasalarını betimlemiştir.[4] Heinrich Rommen ise The Natural Law adlı çalışmasında doğal hukukun temellerini Sokrates öncesi filozoflar, Heraklit, sofistler ve Sokrates de dâhil olmak üzere antik Yunan felsefesine dayandırır.[5] Doğal hukukun stoacılar sayesinde Hristiyan doğal hukukuna yol açtığını söyler. Ona göre Yunanlı filozof Zeno, Romalı düşünür Seneca, Roma imparatoru Marcus Aurelius gibi düşünürler Stoacılık’ı Roma’ya taşımıştır. Stoacılık da doğal hukuku Hristiyanlığa ve Avrupa’ya yaymıştır. Rommen bunun ardından Cicero’nun Stoacılık düşüncelerini ve bununla birlikte doğal hukuku popülerleştirdiğini, kendinden sonraya taşıyan büyük bir isim olduğunu ifade eder. [6]

doğal hukuk nedirStoacılık evrenin doğal bir hukuku olduğunu ve aklımızda bu düzenin yer aldığını savunur. Bu hukuk “logos”(tanrısal akıl)’dan çıkar ve şeylerin kanunudur. Akıllı ya da akılsız tüm canlılara hükmeder. Logos kendini şeylerin doğasında belli eder. Onları evrensel uyuma yönlendirir.[7] Stoacılık ile taşınan bu doğal hukuk anlayışı bazı ferdi çabalarla eleştirilir. Skeptikler, Epikür ve Karneades gibi öncü pozitivist denilebilecek filozoflar doğal hukuka karşı çıkarlar. Hatta insanı ölçü alan sofistler de hukukun daha çok ikna edici nitelikte olduğunu savunan eleştirel bir yaklaşıma sahiptir.[8]

Orta Çağ’a gelindiğinde, batıda artık hukuk araştırmaları ya da düzgün bir eğitim bile bulmak zorlaşır. Bu dönemde Hristiyan keşişlerin okuma yazma bilmesi ve kitaplara ev sahipliği yapması, doğal hukukun ilk düşünürlerini skolastik çağa taşır. IV. yüzyılda yaşayan Augustine(354-430) kendinden önceki görüşleri ilerleten ender düşünürlerdendir. Augustine’in eserlerinde: Eflatun’un cennete dair gördüğü büyük düşleri “Tanrı’nın düşünceleri”; Stoacıların bireysel olmayan (bütünsel) dünya aklı “her şeye kadir olan Tanrı”; Aristoteles’in deist nous fikri dünyayı aşan ”yaratıcı Tanrı” olmuştur. Augustine kendinden önceki doğal hukuku Hristiyanlık’a uyarlamış ve ebedi hukuku ebedi gerçek olan “Tanrı” ile özdeşleştirmiştir. Augustine’den sonra XII. yüzyıla dek kilisenin temel anlayışı doğal hukuk anlayışına bağlıdır. Öyle ki XII. yüzyılda Decretum Gratiani adlı kilise hukukunu düzenleyici kararname ile doğal hukuk ilahi hukuk olarak tanımlanmıştır.[9]

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  • [1] Robert P. George, Natural Law, American Journal of Jurisprudence:  c. 31, S.1, 2007 Harvard Üniversitesi Yay. ss. 171–196 (Çevrimiçi) http://www.law.harvard.edu/students/orgs/jlpp/Vol31_No1_Georgeonline.pdf
  • [2] John Wild, Plato’s Modern Enemies and The Theory of Natural Law, University of Chicago Press, 1953. ss. xi, 259 s. 1.
  • [3] Raymond Wacks, a.g.e. s. 1- 4.
  • [4] Roscoe Pound, An Introduction to the Philosophy of Law, New Haven: Yale University Press, 1922, s. 10.
  • [5] Heinrich Rommen, The Natural Law: A Study in Legal and Social History and Philosophy, Çev. Thomas R. Hanley. Introduction and Bibliography by Russell Hittinger, Indianapolis: Liberty Fund Yay. 1998, s. 24.
  • [6] A.e., s.33
  • [7] A.e., s.36
  • [8] A.e., s.39
  • [9] A.e., s.41

Leave a Reply