Doğruluk kuramı bir şeyi doğru kabul etmede neyi ölçüt alacağımıza dair açıklama çabasıdır. Hakikat teorisi, doğruluk teorisi(truth theory) olarak da bilinen bu açıklamalar çoktur ve çeşitlidir.
Bir doğruluk teorisinin bize bir şeyin doğru veya yanlış olduğunu söylemesi gerekir. Ama burada ne tür bir “şey” söz konusudur? Doğrunun ve yanlışın taşıyıcıları nelerdir? Doğruluğun felsefi tartışmaları, dört geniş hakikat taşıyıcı kategorisi etrafında dönme eğilimindedir : cümleler (sözler), ifadeler (iddialar), inançlar (yargılar, düşünceler) ve önermeler.
Marian David Handbook of Epistemology pp 331-414
Öncelikle doğruluk ve gerçeklik ayrımı yapmalıyız. Doğruluk epistemolojik(bilgibilimsel) bir kategoriyken gerçeklik ontolojik(varlıkbilimsel) bir kategoridir. Doğruluk gerçekliğin bilgi durumu iken gerçeklik dış dünyada var olmakla ilgili bir durumdur.
Diğer bir deyişle, insan ‘doğru’yu söyler, ‘doğru’, gerçekliğin ona uygun ya da onu yansıtan ifadesidir. Kısaca, iki terimin net ayrımı, ‘gerçeklik’in taşıyıcısının varlık, ‘doğruluk’un taşıyıcısının ifadeler olmasıdır.
Cümleler doğru olur, gerçek olmaz. Söylenen sözün gerçekle uyuşmasına doğru denebilir. Ancak sözün gerçekliği yanlış bir kullanımdır. Burada gerçekliğe uygun olma iddiası anlamındaki doğruluğu konu ediniyoruz.
Hakikat sorunu, bir şekilde ifade etmesi kolay. Ancak bu basit ifade, büyük bir tartışmayı maskeliyor. Metafizik bir hakikat sorunu olup olmadığı ve varsa, ona ne tür bir teori hitap edebilir, bunların hepsi hakikat teorisindeki bekleyen konulardır.
Michael Glanzber, https://plato.stanford.edu/entries/truth/
Sıklıkla beş ana ‘hakikat teorisi kategorisi’ olduğu söylenir: tutarlılık, uygunluk, pragmacı, fazlalık ve anlamsal teoriler. En eski kuramlar tutarlılık ve uygunluk kuramlarıdır. Günümüzdeki bilimde doğru kavramı uygunluk kuramının anlayışına yakındır. Bu kuramları birbirinin karşıtı değil de tamamlayıcıları olarak düşünmek daha iyi olacaktır. Alternatif düşünme tarzları olsalar da gerçek hayatta hepsini birden ele almak daha kullanışlıdır.
Tutarlılık Kuramı(Coherence Theory of Truth)
Tutarlılık kuramı daha önceki durumlarla tutarlılık oluşturmayı ölçüt alır. Her yeni ifadenin doğruluğunu, halihazırda doğru olarak kabul edilen ifadeler bağlamında değerlendirir. İfade diğer inançlarımıza uyuyor mu?
Eleştiriler: Bir ifade diğer inançlarla tutarlı olduğu için doğru olmayabilir.İnançlar, ifadelerin tutarlı görünmesi için “manipüle edilebilir”.Tutarlılık, bir kişinin yeni fikirleri / yorumları reddetmesine neden olabilir çünkü bunlar zaten bildiklerine uymuyor gibi görünür.
Uygunluk Kuramı(Correspondence Theory of Truth)
Doğruluk bilgi iddiasının işaret etmeye çalıştığı nesneye(dış gerçekliğe) uygunluğudur. Bir ifadenin doğruluğunu (veya yanlışlığını) Kanıtlara ve sağlam gerekçelere uygunluğuyla değerlendirir. Dışa bakmayı, kontrol etmeyi veya test etmeyi içerir.
Eleştiriler: Tüm gerçeklerin bu şekilde doğrulanması kolay değildir. Bir şeyi gerçek yapan nedir? Özellikle soyut ifadeler ve geçmişi tartışanlar için bir dış dünya karşılığı bulmak zordur. Kelimeler ve öz arasındaki fark da başka bir konudur. Bir gerçek, bir gerçeğe “karşılık geliyorsa” bir ifade doğrudur. Bir “gerçek” in kelimelerde tanımlanması genellikle gerçekliğin gerisinde kalacaktır. Uygunluk Türkçede tekabüliyet olarak da anlaşılabilir.
Pragmacılık Kuramı(Pragmatic Theory of Truth)
Bir ifadenin doğruluğunu fiiliyatta yarattığı farka dayalı olarak değerlendirir — ona dayalı tahminlerin işlenebilirliği veya sonuçlarının pratikliği önemlidir. Uylaşımcı ve araçcı diye ikiye ayrılır. C.S. Peirce öncülüğündeki uylaşımcı filozoflar doğrunun insanlar tarafından kabulüne dayandığını iddia ederken James ve Dewey öncülüğündeki filozoflar ise doğrunun iş görmesi, çözüm sunması, kısacası fiiliyatta katkı sunmasının esas ölçüt olduğunu söylerler.
Eleştiriler: Yararlı olmasa bile bir ifade doğru olabilir.İki çelişkili inancın her ikisinin de doğru olabileceğini ima eder”Yararlı” ve “pratikte işe yarar” terimleri belirsizdir ve çeşitli yorumlara açıktır.
Azaltıcı Doğruluk Kuramı(Deflationary theory of truth)
Bir fazlalık(taşırılık) kuramı olan ve deflasyonist olarak da bilinen bu kuram doğruluğun dilin bir sorunu olduğunu söyler. Doğruluk felsefenin esas konularından biri değil cümlelerin bir sorunudur. Semantik dilsel-çözümsel teori “doğrudur” şeklinde bir önermenin yeni bir anlam katmayıp genelleme işlevi gördüğünü söyler. Bu yüzden dilbilimsel incelemeye tabidir. Özetle, azaltıcı kuramda bir ifadenin doğru olduğunu iddia etmek sadece ifadenin kendisini ileri sürmektir. Örneğin, “‘kar beyazdır’ demek doğrudur” ya da “karın beyaz olması doğrudur” eşdeğerdir ve deflasyonist teoriye göre tek söylenebilecek tek şey budur.
Diğer Kuramlar
Bazı post modernist ve nihilist filozoflara göre tek doğrudan söz edilemez. Bunlar doğruluk tartışmasına ya girmez ya da anlatı (Lyotard), hiper gerçeklik (Baudrillard), Metafor (Nietzche), Güç / bilgi(Foucault) olarak anlatmayı tercih ederler.