Bir şeyin farklı olması ne demektir? Farklılık nereden gelir? Sözlüklere göre fark, iki şey arasında benzer olmayandır. Daha işlevsel bir tanıma göre ayıt edilen şeye fark denir. Ayırt edilemiyorsa fark sayılmaz. Doğadaki her şey, her parça birbirinden farklıdır ve ayıt edilebilir. Bununla birlikte her şeyin bir bütün olduğunu hatırlarsak farktan ziyade farklı taraftan söz etmek gerektiğini de düşünebiliriz. Bak: Dmy.info/nasil-yasamali & Dmy.info/hayatin-ben-tarafi
Tanımlar her zaman kesinlik arar, ancak bulamaz. Tanım işler görülsün diye verilmiş varsayımdır. Bizim tanıdığımız fark aslında fark değildir. Tüm farklılıklar benzerdir. Aynı olduğunu düşündüğümüz her şey de farklı yanlara sahiptir. Tamamen aynı ya da tamamen farklı düşünce yoktur. Düşünceye sığabilen her şey bizden bir parça halini alır. Gözlemciye göre değişir. Özne nerede duruyorsa fark oraya göre şekillenir. Bak:Dmy.info/kesinlik-nedir
Neden farklıyız? Ya da neden birbirimizin aynısıyız? gibi sorular uzun uzadıya desteklenebilir ve varsayımımızın yettiği yere kadar doğru kabul edilebilir. Aynı değiliz çünkü farklı olmak için yaşıyoruz. Enerjiyi alıp farklı biçimlerde kullanıyoruz. Bu çevrim işlemine hayat diyoruz. Farklılık hayatın bir kuralı haline gelmiş durumda. Bir yandan da insan olmayı düşünmeliyiz. Farklılıkları ortak paydada birleştirerek daha farklı bir ortam oluşturmuş durumdayız. Biz birlikteliğin ürünüyüz. Bir organizma olmak farklı olmayı gerekli kıldığı kadar birlikteliği de gerekli kılmaktadır. Bak: Dmy.info/biz-bir-sevgi-hikayesi
Asıl olan, yani evrensel güç her zaman bir karşılığa sahiptir. Farklı dediğimiz şey sadece ilginç bir görüntüdür. Sahnedeki bir illüzyondan ibarettir. Kalıcı bir farklılık düşünülemez. Farklılık bir anlık hoşluk için yaratılmış hata türevidir. Fark diğer bir unsura göre hatalı olan, kendince bir anlamı doğru nitelemeye çalışan değişikliktir. Tarih boyunca doğru kabul ettiğimiz çok zıt ve çok farklı düşünceleri düşünürsek, hiçbir şeyin aslında farklı olmadığını göreceğiz. Fark da diğer her şey gibi değişken bir varsayımdan ibarettir. Ancak hayati bir varsayımdır. Bizi yaşatan ve illüzyon bitene kadar denememizi başarılı kılan bu varsayımdır. Bak: Dmy.info/farkliliklara-saygi
Farklı birer birey olmak, farklı fikirlere sahip olmak, farklı günleri yaşamak, farklı oyunlar oynamak, farklı etkinlikler yapmak vs. hepsi yaşamı sürdürmek için arz edilen denemelerdir. Kesin doğru diye bir şey olmadığını farklı hayatlarımızdan görebiliriz. Ulaşılması gereken ahlaki bir hedef olsaydı bu kadar farklı biçimlerde yaşamazdık. Kesin bir hedef söz konusu olsaydı bu kadar habersiz olamazdık. Şu satırları anlayan insanlar olarak vücudumuzdaki farklılıklara bakmamız yeterlidir. Farklı olanlar organlar, suratlar ve görünüş müdür yoksa düşünceler midir?
Bir el farklı olduğunu algılayabilir mi? Bir insan başka bir insanı görmeden farklı olabilir mi? Farklılık nerededir? Bunları düşünürken sahnenin kapanması ile tüm farklılıkların bir olacağını da unutmayalım. Farklı olmak bu sıradaki bir görevse de, bunu yüceltmek yanlıştır. Farklı olacağım diye dövünmek kibirden başka bir şey değildir. Herkes doğal olarak farklıdır ve aslında fark diye bir şey yoktur. Toplum farklı ve büyük olmamızı onaylar ancak bunu diğerlerini aşağıya çekerek değil kendimizce başarmamız beklenir. Bak:Dmy.info/kibir-nedir
Zaten farklı olduğumuzu ve farklılıklar sayesinde yaşadığımızı keşfetmeliyiz. Farklılıklarımızla övünmeyi bırakmalı ve doğal durumun farkına varmalıyız. Farkın işlevsel bir varsayımdan ibaret olduğunu unutmamalıyız. Sahnedeki rollerimizi gerçekleştirirken asıl gerçekten kopmamalıyız. Rollerimizle övünmek bizi yüceltmez. Sadece oyunun performansını düşürür. Herkes için iyi bir oyun herkesin kendine düşeni iyi şekilde yapmasıyla mümkündür. Aslında olmayan bir farklılık için kibirlenip başkalarını üzmemeliyiz. İyi bir gösteri için farklı olmalı, ancak sonunda her şeyin bir olacağını unutmamalıyız.
Dostum,
“Ulaşılması gereken ahlaki bir hedef olsaydı bu kadar farklı biçimlerde yaşamazdık. ” Bu kısma kesinlikle katılmıyorum. Mutlak farklılık Mutlak hareketin, fark edilebilmesini ve bizim realitemizde var olabilmesini sağlar.Bir tık öteye gidip hareketin varlığını farklılığa’da bağlayabiliriz. Yani akışın olabilmesi farklılık ile mümkündür, çünkü her olgunun aynı -eş olduğu bir bütünde hareket var olamaz çünkü akış mümkün değildir . velev ki akıştan bağımsız bir hareketten bahsetsek bile bu bilenemez. İlk iki maddeye dönecek olur isek ” Mutlak farklılık Mutlak hareketin, fark edilebilmesini ve bizim realitemizde var olabilmesini sağlar ” Ulaşılması gereken ahlaki bir hedef olduğu için bu kadar farklıyız , çünkü farklılık arttıkça hareket çeşidi ve sayısı artar ve buda olası yaşanabilecek(hayatta ki) ihtimalleri arttırır. Eğer mutlak farksızlıktan yani mutlak benzerlikten bahsedebilirsek, bunun tam zıttından da bahsedebiliyor olmamız lazım.Mutlak benzerlik yalnızca teklikte mümkündür. Eğer tekliğin varlığından bahsedebiliyorsak mutlak benzerlikten bahsedebiliriz ve buradan yola çıkarak ta mutlak farklılığın varlığından bahsedebiliriz. Buda yaşanabilecek tüm ihtimallerin var olması demektir ki buda ne kadar hata yapar isek yapalım “Ulaşılması gereken ahlaki hedefe” ulaşma ihtimalimizin asla %0 ‘a düşmemesi demektir. Farklılıklarımız sayesinde sabit ve statik bir hakikatin var olduğunu anlayabiliriz. Çünkü üzerimizde ki kıyafetin hakikat olmadığını farklı kıyafetteki insanlarında doğru söyleyebildiğini, farklı kıyafetteki insanlarında haklı olabildiğini gördükçe algılarız. ve bunu algıladıkça boşluğa düşer ve o boşluk nispetince hakikati arama ihtiyacı duyar.Şimdi sana bir soru soruyorum ” Hakikati arayan bir insan ona ulaştığında “Ulaşılması gereken ahlaki hedef” e de ulaşmış sayılmaz mıdır. Eğer ki ulaşılması gereken ahlaki bir hedef yok diyecek isek, Bunu neye dayanarak söyleyeceğiz ? Neye bakarak bu sonuca varacağız?
(bu yazıda bir ön kabul var oda “Tekliğin, Tekilliğin varlığı” – “Tekliğin varlığını kabul etmiyorsan . . .” diye bir parantez açıp devam etmedim çok uzamasın diye ve birazda inandığını ve kabul ettiğini var sayıyorum. )
Son bir söz ekliyorum, Bu kadar farklı biçimde yaşamamız üzerimizde ki kıyafetin hakikat olmadığını algılayabilecek kadar farklı kıyafetlerle muhattap olmadığımızdan veyahut o farklı kıyafetleri anlamaya çalışmamızdan kaynaklanıyor kanımca ve bu kusur kötülüğün rahmidir ( bence ) yani farklılık kötü değildir farklı yaşamak kötüdür çünkü farklılıklarla yaşasak bile mantık ortak bir olgudur ve matematik gibi nettir . Bu ortak paydada birleşemediğimiz için farklı bir hayat yaşıyoruz, farklılıklarımızla mantıklı bir hayat yaşayamıyoruz. Bu “farklı hayat yaşama” bir kusurdur yoksa farklılıklarla hayat yaşamak kusur değildir. Ve işte bu kusur bu az açıp bahsettiğimiz kusur kötülüğün rahmidir, tabi ki bu şahsi bir düşünce yani bence.
Ben içimizdeki ahlaktan bahsediyorum, siz dışarıdan. Ben hayattan örnek veriyorum, siz evrenden. Evet mutlaklık vardır, ama ölümde. Canlılık kuralsızlıktır, rastgeleliktir kendi özelliğinde. Bizim özgün tarafımızın, anlamımızın hususiyeti farklılıktır diye bu yazı yazılmış. Uğraştığınız için teşekkür ederim. Diğer tarafı da siz anlatmışsınız.