Metafizik tarihi farklı yorumlarla şekillenmişti. Çağdaş zamanlarda çoğunlukla eleştirel bir hal almıştı. Wittgenstein dilden yola çıkmış, diğer filozoflar farklı yönlerden yaklaşmıştı. Her ne kadar 20. yüzyılda dilden yola çıkılsa da, metafizik eleştirilerinin dilden daha önce bir çıkış noktası vardır. Bu da dünyanın merkez olmaktan çıkmasıdır. Ne zaman ki dünya evrenin merkezi olmaktan alelade bir gezegen olmaya evirildi, ruh ve metafizik anlayışları büyük tartışmalara sahne oldu. Bilimsel Devrim denen olaylar silsilesi sonucunda Aristoteles yerine Newton, antik dönemde ilk felsefe olan metafizik yerine de fizik kanunları konuşulmaya başladı.[1] Bunun başlangıcı insanın kendini konumlandırmasıydı. Öteden beri evrenin kıymetlisi olarak görülen insan bir anda kenarlardaki alelade bir şey oluverdi. Metafizik, yani insanın soylu uğraşı da kenara itildi.
Bugün fizik çalışmaları metafiziği gölgede bırakmış, hatta unutturmuştur. Metafizik fiziğin saçma buldukları olarak da anlaşılmaya başlanmıştır. Bununla birlikte bilimsel çalışmaların fiziğin sınırları içine almaya çalıştığı “bilinmeyen” farklı bir sorun teşkil etmektedir. Her zaman bilinemeyen bir temel olduğu anlaşılmakta, mikro veya makro kozmosta nihai gerçeğe ulaşılamamaktadır. Bilim insanları git gide daha çok varsayımlara ihtiyaç duymakta, bu da Kuhn’un bilimsel devrimlerin yapısına ait görüşlerini akla getirmektedir. Kuhn’un demesiyle bilimsel gelişmeler onu kabul ettiğimiz sürece gerçek olmakta, devrimler de farklı bir inancın yerleştiği dönemler olabilmektedir. Böyle bir düşünce metafiziği fiziğe daha da yaklaştırmaktadır.
Metafizikçilerin genel bir anlam aradığı bir ortamda Newton gibi fizikçiler doğa yasalarını ortaya koyarak doğanın, yani fiziğin belirlemelerine kulak verilmesini sağladılar. Bir süre Newton ve ardıllarının fiziksel kanunları genel geçer kabul edilse de maddenin günlük hayatta gördüklerimizden başka boyutları da olduğu ortaya çıktı. En küçük boyutlarda artık klasikleşen fizik anlayışı geçerliliğini yitirmekteydi. Günümüzde kuantum mekanik dediğimiz disiplin maddenin ve ışığın atom altı düzeydeki eylemlerini incelemektedir. Bu disiplin klasik fiziğin açıklayamadığı durumları açıklayabilmek için kurulmuştur. Klasik fiziğin yanında ayrı kanunlarla iş gören bu çalışma metafizik soruları da gündeme getirmiştir. Görünenin ardındaki değişik gerçeklerin fark edilmesi her şeyin ardında apriori prensiplerin mevcut olabileceği zannını doğurmuştur.
Kuantum mekanik gibi, görelilik ve kaos kuramları da epistemolojik yargıların alt edilmesine yol açmıştır. Bu da metafiziğin gündeme tekrar gelebilmesi ile ilgilidir. Fizik bilimi metafiziğin alanına taşabilmektedir.[2] Bilim tarafından günlük hayatta görülen fiziksel hareketler için referans sağlanmakta, ancak atom altı düzey için temeller kurulamamaktadır. Bu tezat makro kozmosta, yani evrenin bütününe ilişkin sorularda ve evreni oluşturan gücün kaynağına dair sorgulamalarda da ortaya çıkmaktadır. Bilim felsefesi üzerine çalışan Tim Maudlin The Metaphysics Within Physics ve Quantum Non-Locality and Relativity adlı eserlerinde fiziğin içerisindeki metafiziği betimlemektedir. Fizikteki metafizik imaları anlattığı eserinde zaman, nedensellik, bütüncüllük gibi kavramlardan yola çıkarak fizikten felsefeye ve oradan da metafiziğe seyretmektedir.[3]
Çağdaş bilim insanları bilinmeyenlere ulaşmak için yeni kuramlar oluştururken metafiziğe başvurmamakta, hatta felsefeyi bile hiçe saymaktadırlar. Ünlü fizikçi Stephen Hawking Büyük Tasarım adlı eserine başlarken hayatın anlamını soruyor. Dünyayı nasıl algıladığımızı ve nereden geldiğimizi sorguluyor. Sonra da bu soruları geleneksel olarak felsefenin sorduğunu söylüyor. Bundan sonra felsefe öldüğü için bilimin bu görevi devraldığını beyan ediyor. Felsefe bilimdeki modern gelişmelere ayak uyduramamış.[4] Daha önce metafiziğe karşı çıkışını belirttiğimiz Wittgenstein Hawking’e göre felsefenin dil uğraşı olduğunu kanıtlamış ve Aristoteles’ten Kant’a kadar felsefe geleneğini çökermiştir. Hawking metafizikten pek bahsetmiyor ve felsefenin de ölümünü haber veriyor. Ne var ki gerek Wittgenstein, gerek de felsefe hakkındaki yorumları bir referansa dayanmıyor.[5] Bilim dünyasının felsefeyi ve metafiziği hor gördüğü anlaşılıyor.
Kaynakça
- [1] Craig Dilworth, The Metaphysıcs Of Science: An Account of Modern Science in terms of Principles, Laws and Theories, Springer, 2006, s. 262.
- [2] Craig Dilworth, a.g.e. s.294.
- [3] Tim Maudlin, Quantum Non-Locality and Relativity Metaphysical Intimations of Modern Physics, s. vii.
- [4] Stephen Hawking, The Grand Design, Bentam Books, 2010, s. 1.
- [5] A.W. Moore, The Evolution of Modern Metaphysics Making Sense of Things, Cambridge University Press, 2012, s. 367.