Hayat yaşamaya değer mi? Bu soru hayat hakkında düşünen çoğu insanın aklına gelmiştir. Çoğunlukla olumlu cevaplara ulaşılmıştır. Ölmeyi seçenler bildiğimiz kadarıyla pek az. Hayatın katlanılmaz olduğunu iddia eden yazarlar dahi, büyük bir rahatsızlık çekmedikleri sürece uzun yaşamlar sürmek istemiştir. Yaşamı, yalnızca yaşamaya değer bulmadığı için terk edenlerden haberdar değiliz. En azından böyle beyan edenlerden bildiklerimiz, el ve ayak parmaklarının sayısı kadardır.
Hayatın kötü ve acımasız yanlarından nasibini almış kimseler hayata isyan eder ve düşünürler. Bir de rahatı yerinde olanlar, uğraş bulmak için düşünür ki bu da felsefi düşünmeye örnektir. Neden yaşıyorum? Nedir hayatın bana çektirdikleri? Hayat yaşamaya değer mi? soruları sorulur. Cevapların ekseriyeti yaşamaya değdiğine ilişkindir. Özellikle felsefe içermeyen isyankar sorular havada kalır. Bir serzenişten öteye gidemez. Sadece, bazı filozoflar yaşamın katlanılan bir şey olduğundan bahsetmiş, geri kalan herkes yaşamı olumlu yanlarından görmüştür.
Hayatı genel özellikleriyle düşünen, onu sorgulayan, görünenin arkasına ve ötesine kafa yoran çabalarda bazen farklı cevaplara ulaşılır. Ancak yine de hayatın yaşanmaya değer olduğu cevabı çoğunluktadır. Burada söylenmesi gereken önemli bir durum daha vardır. Hayatı yaşayanlar belki de yaşamayı olumlayıcı, destekleyici nitelikteki çalışmaları onaylıyor ve yayıyorlardır. Yani filozof “hayat yaşamaya değer değil, ölmek gerek” dediği için dışlanıp, yaşayan kalabalıklarca unutuluyor olabilir. Kamuoyunca talep gören filozof ve yazarlar arasında hayatın yaşanmaya değer olmadığını düşünen meşhur bir filozof yoktur. Zaten böyle düşünen bir kimse insanlara fikrini yayıp ölmelerini istemez. Böyle bir sorunun dışarıya sorulması da böylelikle saçma hale gelir. Sorunun olumsuz bir cevabı mümkün olamaz. Ancak fikir yürütmelerinde basamak olacak bir varsayım türetilebilir. Yaşanmaya değer olmadığını düşünen kişi karşısındaki ile bu konuyu tartışamaz. Yaşanmaya değer olmayan bir hayatta hayata ilişkin en önemli etkinlik yürütülmez. İletişim kurulmaz.
Herhangi bir yerde bu sorunun cevabını aramak çelişkili bir iştir. Soruyu sorabilmek dahi hayatı yaşamaya tam bir örnektir. Bir edim olarak savunulan” yaşamın değerini sorgulamak” hayatta olmaktır. Soruyu sorarak çevresinden farklılaşan ve değer yargılarını sorgulayan kişi hayatın en büyük özelliğini taşımaktadır. Hayatı hayat için sorgulamaktadır. Kısacası, hayatın değerini sorgulayan kişi hayati bir iş çevirmektedir. Yaşanmaya değer olmadığını düşünmekteyse de bunu uygulamaya koymaz. Onu oraya götüren de, olumsuz düşünmesini sağlayan da hayatın kendisidir. bak. dmy.info/Hayat-Nedir bak: dmy.info/ Hayat boş mu? bak.Hayatın Anlamı
Hayatın Yaşamaya Değer mi Sorusuyla İlgili Sözler
Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değer değildir. Sokrates
Hayatta değere ilişkin dört soru var, Don Octavio. Kutsal nedir? Ruhlar ne ile yapılmıştır? Yaşanmaya değer ve ölmeye değer olan nedir? Hepsinin cevabı tektir. Sadece aşk. Lord Byron
Hayat bizim yaptıklarımız demek olduğu için yaşanmaya değer olduğunu söyleyebiliriz. William James
Hayat yaşanmaya değer mi? Bu bir embriyonun sorusudur, ancak bir insanın değil. Samuel Butler
Yazmak bir köpeğin yaşamıdır. Ama yaşanmaya değer olan tek yaşamdır. Gustave Flaubert
Bana öyle geliyor ki: yeryüzündeki yaşam en büyük heyecan kaynağıdır. En büyük görsel güzellik ve en büyük entelektüel ilgi kaynağıdır. Hayatı yaşanmaya değer kılan çoğu şeyin en büyük kaynağıdır. David Attenborough
Aristoteles ya da filozofların ne dediği önemli değildir. Hiçbir şey tütüne eşit değildir. İyi bir yaşamın tutkusudur ve tütünsüz yaşam yaşanmaya değer değildir. Moliere
Yaşamaya değer birçok şey vardır. Ölmeye değer birkaç şey vardır. Öldürmeye değer bir şey yoktur. Tom Robbins
Hayatı yaşanmaya değer kılan karşılaştığımız hayatlardır. Guy de Maupassant
Saolun sizin sayenizde ödevimi bitirebildim :)
Hayatı yaşamaya değer kılan ancak dünyevi zevlerdir.Dünyevi zeklerden arınmış olan yaşamaya değer olmadığını söyliyebilir. -diye düşünüyorum
Yaşamın eğlencesi olmasa zaten hayatta durmazdık gibi geliyor. Ama sormadan da olmuyor. Ne kadar eğlenceli olursa olsun, acıları yaşamaya değer mi? Bu soruya da “değiyor ki herkes hayatta” diye yanıt verilebilir.
Düşünüyorum , tüm cevaplarımın yanıtına ulaşamıyorum , bunun bir sınırı var ve ötesine geçilemez. Ve hiçbir zaman geçilemeyecek , peki iradem hep bu denli kısıtlı kalacaksa en az bir 50 yıl daha aynı boşlukta süzülüp durmanın manası nedir , gerçeklik en büyük gerçeksizlik iken gerçeğin yaşanmaya değer olduğunu düşünmek gerçeğin gerçeksizliğinden daha manasızdır.
Hayat ın anlamı var ki; bu yaşam bize verilmiş, anlamlandırmak ve ders çıkarmak bizim elimizde.