Eflatun

İdeal Bir Eş

Felsefi Komedi dizisinin dördüncü yazısıdır.

Eflatun

Kurgu vasıtasıyla felsefe severleri düşündürmeye çalışıyoruz. Lütfen bu yazıdan felsefe öğrenmeyin, felsefe yapın.

Bu hikâyeyi diyaloglar şeklinde yazacağım, çünkü bu benim olayım. Müthiştir diyaloglarım, aklımda idealarım, gönlümde sarışınım, yerindedir uyaklarım, haydi başlayalım.

Bir gün hoşlandığım kız geldi, heyecandan dilim tutulsa da idealarım yanımdaydı.

  • -Ne kadar geniş omuzların var, olimpiyatlara layıksın Eflatun.
  • -Ne sandın gülüm, omuzların felsefesi olsa kitabını ben yazarım.
  • -Annem seninle tanışmak istiyor, kiminle konuşuyorsun bilmek istiyorum diyor.
  • -Annen mi, nereden çıktı bu şimdi gülüm? Hem ben ciddi bir ilişkiye hazır değilim.
  • -Annem görmek istiyor valla, kiminle konuştuğumu bilmek hakkıdır. Hem tanışmazsan bir daha dışarı çıkamam. Bahanem kalmadı.

İş ciddiye binerse çıkar yolum kalmaz sanıyorum. Köprüden önce son çıkışı seçiyorum. Ona idealardan bahsediyorum. “Evleneceğin kişi ideası mükemmeldir, ama gel gör ki nesneler dünyası bunun sadece birer taklididir” diyorum. Ben anlattıkça kızın aklı bulanıyor. En son ağzı açık bakarken “akşam bize gel sana idealar koleksiyonumu” göstereyim diyorum. Kız numarayı yemiyor tabi, o zamanlar idealar kuramını yeni kuruyorum. Zaten Sokrates’in öldürülmesi yüzünden bu şehirden soğumuşum.

Sokrates’in yeri benim felsefemde ayrıydı. Çok baba adamdı. Diyaloglar ile onu istediğim gibi konuşturdum. Yaşasa bir şey demezdi her halde. Kendisi yazmamıştı, yazana da mani olmamıştı. Onu öldüren bu şehirden ve politikadan şüphe ettim. Kendimi felsefe ile avuttum. İlk günler kendimi salmıştım, berduş oldum, naçar gezdim. O sırada birisi büstümü yapmış. Sakallı halim, ama her zaman öyle değildim. O büst kaldı öyle. Her yerde bu kullanılıyor. İşin kötüsü, cimrilik yapıp yalnızca kafayı yaptırdığım için dünyada vesikalık kaldım. Halbuki o kadar da vücut çalışmıştım.

Babam sağ olsun iyi bir servetim vardı. Zaten dünyayı gezme planlarım bu sayede gerçekleşti, Atina’nın keşmekeşinden kaçıp bir Bodrum yapsam kim engel olabilir? dedim. Akdeniz’i gezdim. İdealar kuramımı da geliştirdim. Bir süre gezdim, tozdum. Atina’ya döndüğümde ise artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Sevdiğim kız evlenmişti. Eşiyle yanımdan geçtiler. O an agora bana zulüm oldu. Hemen arkadaşları çağırdım. Bu kızı çatlatmam lazım dedim. Ne yapabiliriz? Kupon arsa var dediler, yatırımlık, baktım manzara kapanmaz. Bir okul kurduk, adına da “akademi” dedik.

Akademi’de kızlar teklif edecekti. Hem ana- baba dırdırından azade şekilde diyalog yapabilecektik. İleri diyaloglar geliştirebilecektik. İleri dediysem felsefe yani, yanlış anlamayın. Gel zaman git zaman felsefem gelişti, kadınlardan da soğudum. Hiçbir zaman ideal eşime ulaşamayacağımı sanıyordum. Bir arkadaş 30’undan sonra seçici olma dedi. Başka bir arkadaş da “sevduğuni alamadun,alduğuni seveceksun” demişti. Karadenizliydi galiba. Tamam dedim, bir sarışına gönül verdim. Ama aklımda deli sorular.

Bir gün Akademi’nin mermerlerinde otururken kız çıkageldi.

  • -Taşa oturma cırcır olursun.
  • -Mekan bizim olduğundan sorun yok.
  • -Ay şu marka laflarına ölüyorum.
  • -Emin olamıyorum sevgilim.
  • -Neden aşkım?
  • -Beni param için mi seviyorsun?
  • -Yok, hiç gözümde değil. Bir arkadaşım söylemişti “sevdaluk ince maraz, yürek yakar can almaz” Ben seni sevdim Eflatun.

Belli ki ortak arkadaşımız ikimizi de gazlıyordu. Karadeniz atasözlerinden “baktun olmayi, bakmayacaksun” sözünü hatırladım. Onu da ortak arkadaşımızdan duymuştum. Kızı taktım koluma, çıktık agoraya. Nispet ve gıybet yapıp fal baktırdık. Falcı da evlilik görünce ben iyice yükseldim bu olaya.

Ama olmadı işte, felsefem evliliğin önüne geçti. Atina’nın müzmin bekarı, ideal eş Eflatun kariyer için her şeyi kenara çekmişti. Yine bana yollar görünmüştü. Sevdiğim kızlar evlenirken ben uzaktan bakmakla yetinmiştim. Bütün arkadaşlarım evlenirken bana sadece düğünlere katılmak düştü. Hayatımın sonuna kadar düğünlere katıldım, ama düğünüme asla. Zaten yalnızca bir taklit olduğumuz dünyada aslolana ulaşamak mümkün değil. Kusursuz olmak idealara has ve aşk ancak Platonik ise mükemmel.

Leave a Reply