Kesinlik Nedir
Kesinlik: Hatasızlık, ya da şüpheye düşmeden onaylamak anlamına gelir. Hakkında hiçbir şüpheye yer olmayan durumlar “kesin” olarak adlandırılır. Hatasızlığın bir yanılgı olduğunu ve her varlığın küçük hatalarla meydana geldiğini daha önce tartışmıştık. Bu durumda kesinliğin kabul edilebilir tek tanımı “şüphesizlik” olmaktadır. Bir şeyin kesin olması, ondan şüphe duyulmadığı anlamına gelir. Şüphe duyamayacağımız bir şey var mıdır? İrdeleyelim.
Kesinlik doğanın her tarafında bulunan işlevsel bir varsayımdır. Aynı konu üzerindeki kesinlikler, zamana ve özneye göre sürekli değişkenlik gösterir. Bunlar belirli bir süre için işlerin görülmesine yarayan, işlevini yitirdiğinde değişen mutlaklıklardır. Kuhn’un paradigma tarifine uyan bir kesinlik söz konusudur. Kesinlikler işimize yaradığı sürece kesindir. Aynen doğruluk gibi, kabul ettiğimiz ölçüdedir.
Bizim algımıza göre doğa kesinliklerle çalışır. Ancak bu kesinlikler bakış açısına göre değişir. Bir maddenin türünü ya da hareketini belirtmeye çalıştığımızı farz edelim. Elmas, değerli bir mücevherdir. Biz onu değerli taş olarak biliriz. Bilimde tamamen karbon elementinden oluşması ile bilinir. Değeri ise sağlam bir mineral olmasından gelir. Karbon elementi atomlardan oluşur. İçinde bulundurduğu dört adet elektron kovalent bağ oluşturur. Maddenin birbirine bağlanmasına olanak sağlar. Oksijenden sonra yaşamı mümkün kılan ikinci önemli kimyasaldır. Kimilerince de bu açıdan bilinir.
Bunları söylemekteki amaç: her birinin kesin oluşunu betimlemektir. Elmasın ne olduğu kesinlikle bilinir, ancak farklı kesinlikler vardır. Bilimsel gerçeklerdir ancak işlevine göre değişir. Açıklamaya çalıştığımız şey elmas mıdır, yoksa farklı yapıdaki elektronlar mıdır? Atom altı parçacıklar konusunu açmadan, onun da ardına bakmadan soruyoruz. Bu madde aslında nedir? Kesin bir tanımı olmayabilir. Daha doğrusu, işlevine göre farklı kesinlikleri olabilir.
Günlük hayattan örnekler verebiliriz. Bir maddenin bize göründüğü şekli kesindir. Böyle olmasa hareket edemeyiz. Ancak duyular çoğu zaman yanıltıcıdır. Mesela Güneş Dünya’dan bakıldığı zaman bizim etrafımızda dönmektedir. Bilim ise bunun aksini söyler. Bu yüzden dünya binlerce yıl kesinlikle merkezde idi. Bugünlerde bilim için bu değişse de, günlük hayatta hala dünya merkezdeymiş gibi görünür. Güneş ve benzeri birçok optik illüzyon kesinlik algımızı betimlemede büyük yarar sağlar.
Apaçık görünen, kesin ve tartışılmaz gerçekler çoğu zaman optik bir illüzyondur. Yani yanılgıdır. Mesela güneş bir yanılgıdır. Güneşin sekiz dakika önceki halini görürüz. Bu, ışığın bize ulaşması için gereken süredir. Bu süre yüzünden uzay araştırmaları çoğunlukla bir illüzyon halini alır. Çünkü bizim buradan gördüğümüz galaksi aslında 1 milyon yıl önce yok olmuştur. Gerçeğin bize ulaşması için görüşümüzü ilerletmek, ya da görüntünün bize gelmesini beklemek durumunda kalırız.
Bir hokkabazın gösterisindeki her şey kesinlik içerir. Tabi, sadece bize gösterilenle yetindiğimiz zaman bu böyledir. Denizin üstünde yürümek, insanları kaybetmek, uçurmak ardına bakmadığımız sürece kesin görüntülerdir. Duyuları yanıltmak kolaydır. Aynen bir çölde görülen serap gibi. Görüntü kesinlikle oradadır. Çölün ortasında bir orman görünür. Kişisel gerçeğimizi bir kenara bıraktığımızda bunun ışığın yansıması ile ilgili bir yanılgı olduğunu görürüz.
Kesinlik yoktur diyemeyiz. Kesin bir kesinlik yoktur diyebiliriz. Kulağa garip gelse de, doğada işler böyle yürüyor. Kesinlik varsayımı hayati bir iştir. Öyle olmasa hayatta hiçbir tercih yapılamazdı. Herhangi bir tercihin geçici kesinlik anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Doğa olaylarının kesinliği gibi, bakış açısına göre değişen- farklı işlere yarayan kesinlikler vardır. Bize düşen, yanılgının ardına bakma isteğidir. Her şeyde kesin olanı ararsak bize gösterilene kanarız. Şüpheci olup ardına bakarsak alternatif kesinlikleri fark edebiliriz.
Değişmez kesinliklerin olmadığının farkında olursak ortak bir anlayış edinebiliriz. Bazen insanlar kendi gördüğü kesinliği diğerlerinin de kabul etmesini istiyor. Ancak böyle bir şey mümkün değildir. Kesinlikler biz onları değiştirene kadar kesindir. Kesinlik varsayımını fark etmeyenler kendi gördüklerini diğerlerinin de görmesini istiyor. Başkalarını bu görüntüye zorluyor. Ancak başkalarının konumu farklı olduğundan aynı görüntüyü göremiyor. Zorlamalarla geçen zamandan sonra, fark edemeyen yüce gerçekçilerin görüntüsü de değişiyor. Ancak kendi gördüklerine o kadar bağlanmış oluyorlar ki, değişen görüntüyü reddedip kendileri ile anılan eski görüntülerde diretiyorlar. Bencillik kendi gördüklerini kesin doğrular sanan insanların sıfatıdır. Kesinlik ve bencillik anlayışları kendinden başkasını görmeyen insanların davranışıdır.
Bir insanın rüya ile gerçeği ayıramadan kesinliği araması şaşırtıcıdır. Bilgiyi edindiğimiz duyu organlarımızın her gün kaç defa yanıldığını hatırlarsak, kesinlik algımızı da anlayabiliriz. Kesinlik de diğer her şey gibi bir kabuldür. Tek yapacağımız bunda diretmek yerine, ortak kabullerde uzlaşmaktır. Geçici bir süre için kabul edilen kesinliğin herkese hitap etmesi yerine, herkesin hitap edebileceği kabul edilebilir bir anlayışa ihtiyaç duyuyoruz. Madem ki zamanla değişen paradigmaların döngüsü mecburidir, onu fark etmek ve geçici olanın kalıcılığında diretmek nedendir? Kesinliği aramak yerine paradigmayı anlamak gerekmektedir. Bakınız: dmy.info/dogruluk-nedir, dmy.info/farkliliklara-saygi
Matematiksel ilkeler gerçek dünyaya ilişkin olduğu ölçüde kesinlikten uzak, kesin olduğu ölçüde gerçek dünyaya ilişkin değildir. Albert Einstein (1879 – 1955)