mevlana haftası

Mevlana Haftası

Mevlana haftası

Mevlana Haftası Nedir

Mevlana Haftası, her yıl 7-17 Aralık arasında kutlanan önemli gündür. 13. yüzyıl Türk-İslam düşünürü Muhammed Celâleddin-i Rûmî‘yi anmak ve mirasını paylaşmak için ilan edilmiştir. Mevlana’nın vefat tarihi olan 17 Aralık 1273(h.672) tarihi nedeniyle bu günü içine alan haftada kutlanır. 17 Aralık Konya Mevlana Türbesi’nde gerçekleştirilen Şeb-i Arûs merasiminin de tarihidir.  Şeb-i arus: düğün gecesi demektir. (Farsça şeb: gece, Arapça arus: düğün) Aynü’l-Cem’ yapılarak geçirilen bu geceye “Leyletü’l-Arûs” da denilir. Şeb, Farsça; Leyle, Arapça “gece” demektir.

Mevlana ve Vuslat

Mevlânâ Celaleddin ölüm gününü “Hakk’a vuslat”, “Düğün günü” saymıştır. Dünyadan giderken düşüncelerini insanlığa miras bırakmıştır. Düşünceleri ile zamanını aşmış ve insanlığın bugün dahi ihtiyaç duyduğu hoşgörüyü eserlerinde sağlamıştır.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.

Mevlânâ, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der.  Mevlânâ’da “bir devir içinde hayatın anlamı, ruhun ölümsüzlüğü ve vuslatın yolu ölümden geçmektedir”  Mevlânâ’da ölüm, “Mutlak ve ölümsüz Varlık’a veya diğer ifadeyle “asla” bir rücû hareketi ile” zirveye ulaşır.“Bizi Elest harabatından getirdiler. Coşmuş, dağılmış ve kendinden geçmiş olarak getirdiler. Yine harabat tarafına çekecekler. (Bizi) yoktan var ettikleri için” Mevlana.com

Çağdaş Türkiye’de bir turizm ögesi olmaktan öteye nadiren geçebilmiştir. Onun felsefesi en ihmal edilen yönüdür. Felsefi açıdan irdelenmesi batılı düşünürler tarafından ilgi gösterilen bir husustur. Meyerovitch’e göre  “Mevlana, her an dünyanın ve bizim yok olduğumuzu, ancak Tanrısal nefesin bizi yeniden hayata döndürdüğü noktası üzerinde ısrarla durmaktadır. Sürekliliğin sadece zahiri olduğunu ve sabit şeylerin sadece bir hayalden başka birşey olmadığını açaklamaktadır … Mevlana, bu sürekliliği yanan bir kibritin döndürülmesiyle meydana getirilen bir daire ile mukayese etmektedir.

Ölüm günümde tabutum götürülürken bende bu dünyanın derdi, gamı var,dünyadan ayrıldığıma üzülüyorum Sanma, bu çeşit şüpheye düşme. Sakın öldüğüm için bana ağlama, yazık oldu, yazık oldu deme, eğer nefse uyup Şeytanın tuzağına düşersem, işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık, ayrılık deme, o vakit benim ayrılık vaktim değil, buluşma, kavuşma vaktimdir. Beni toprağın kucağına verdikleri zaman Sakın veda, veda deme, çünkü mezar, öteki alemin, cennetler mekanının perdesidir. Batmayı, gözden kaybolmayı Gördün ya. Birde, doğmayı gör. Düşün, Güneşle, aya, gözden kayboldukları zaman bir ziyan geldi mi? Bu hal sana, batmak, kaybolmak gibi görünmese de, aslında bu hal, doğmaktır,yeniden hayata kavuşmaktır. Mezar, İnsana hapishane gibi, zindan gibi görünürse de,orası, ruhun kurtulduğu yerdir. Hangi tohum yere atıldı, Ekildi de Tekrar bitmedi,topraktan baş kaldırmadı? Niçin insan tohumu hakkında yanlış bir zanna düşersin? Hangi kova kuyuya sarkıtıldı da, dolu çıkmadı? Can Yusufu neden kuyudan ziyangörsün, niçin feryad etsin? Bu Dünyaya ağzını yumunca, öte tarat’a aç! Artık senin hay huyun, uğraşmaların mekansızlık alemindedir. Mesnevi. 3676-3697

İleri Okuma

Alıntı

Mevlana’dan

mevlana haftasıÖmür, yarınlara bağlanan ümitlerle geçip gitmekte, gafilcesine kavgalarla, gürültülerle, didinmelerle tükenip Durmadadır. Sen aklını başına al da, ömrünü, şu içinde bulunduğun bugün say. Bak bakalım, bugünü de hangi sevdalarla harcıyorsun? Kah cüzdanını para ile doldurmak kaygısı ile, kah iyi yemek, içmek endişesi ile, bu azîz ömür geçip gitmede, her nefeste eksilmede. Ölüm bizi, birer birer çekip alıyor, onun heybetinden, korkusundan Akıllı insanların bile beti benzi sararıp durmadadır. Ölüm, yolda durmuş, bekliyor. Efendi ise gezip, tozma Sevdasındadır. Ölüm kaşla güz arasında, onu hatırlamaktan bile bize daha yakın. Fakat gaflete dalanın aklı nerelere Gitmekte, bilmem ki? Teni besleyip, şişmanlamaya bakma, çünkü o, sonunda toprağa verilecek, mezar kurtlarına Yem olacak bir kurbandır. Sen gönlünü manevî gıdalarla beslemeye bak. Yücelere gidecek, şereflenecek odur. Bu Leşe yağlı, ballı şeyleri az ver. Çünkü, tenini besleyen şehvetine, nefsanî arzulara kapılıyor, sonunda rezil olup Gidiyor. Sen rüha, manevî yiyecekler ver, yağlı ballı düşünüş, anlayış, buluş gıdaları ver de, gideceği yere güçlü, kuvvetli gitsin. Divan-ı Kebir 823

Can bir ağaca benzetildiğinde, ölüm onun yaprakları olur. Mesnevi c.3 s.281

“Öldüğüm gün, tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman, Bende bu cihanın derdi var sanma.

Bana ağlama, ‘Yazık yazık, vah vah’ deme. Şeytanın tuzağına düşersen, vah vahın sırası o zamandır,yazık yazık o zaman denir.

Cenazemi gördüğün zaman ‘Ayrılık ayrılık’ deme, Benim, buluşmam, görüşmem o zamandır.

Beni mezara koydukları zaman ‘Elveda elveda’ deme..Mezar cennet kapısının perdesidir.

Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir.

Sana batma görünür ama, o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmadır. Mezar ise hapishane gibi görünür ama, aslında canın hapisten kurtuluşudur.

Yere hangi tohum atıldı da bitmedi. Neden insan tohumuna gelince bitmeyecek zannına düşüyorsun.

Hangi kova kuyuya salındı da dolu olarak çıkmadı. Can Yusuf’a kuyuya düşünce, niye ağlasın?

Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç. Çünkü artık, hayhuydan uzak mekânsızlık âlemindesin. (Mevlana’nın sandukası üzerinde yer alan gazeli) Divan-ı Kebir

Mevlana Hakkında

Mevlana manevi alemin padişahıdır. Bu yüceliğine mesnevi, yeterli değildir. O ali cenabın vasfında ben ne söyleyeyim. Evet peygamber değildir, ama kitap sahibidir. Molla Cami

”Ne zaman bu şehre gelecek olsam, Mevlana’nınruhaniyeti bütün benliğimi sarar. O, çok büyük bir dahi, devirler açan bir yenilik aşığıdır. M.K Atatürk

Meyerovitch’in, Mevlana’da bulduğu önemli unsurlardan biri, “Ölmeden önce ölmek” dir. Bunun için Mevlana, Mesnevide birçok yerde “Bedensel ölüm bize gelmeden önce, mistik ölümden” bahsetmektedir. Mevlana’ya göre, bu, küçük Ben’in ölümüdür. Çoğu yerde o, Ben’in yok edilmesi ve Ben’de Tanrının sürekliliğini hatırlatmakladır. Mehmet AydınEva De Vitray Meyerovitch’den (1909-1999) 

Leave a Reply