beden algısı

Beden Algısı ve Modern Zamanlar Yorumu

beden algısıBeden Algısı

Beden algımız nasıl değişti? İnsanın beden algısının felsefece incelenmesine zamanımızdan başlayalım. Modern ya da çağdaş kelime anlamıyla “aynı çağda yaşayan” demek olsa da dilin özellikleri sebebiyle kesin zamanları ifade edemez. Bu sebeple kendi modern tanımımızı yaparak “modern zamanda beden algısı” hakkında tartışabiliriz. Modern zaman, düşünce yapısının keskin değişmeleriyle şekillendirebileceğimiz çağlardan içinde bulunduğumuzdur. Bu da internet ve telekomünikasyonla şekillenen iletişim çağıdır denebilir.[1]

Çağımıza gelmeden önce birçok filozof beden ve ruh ile ilgili soruşturmalar yapmıştır. Antik çağda ruhun ölümsüzlüğünü yazan Platon ve ruh ile bedenin ayrılamayacağını yazan Aristoteles ile soruşturulmaya başlanan beden algısı[2] yeni çağda Descartes’ın düalizm savıyla hareketlenir. Ona göre birbirinden bağımsız iki töz vardır. Bunlar ruh ve maddedir. Onun takipçileri ve karşıtları kümelenirken zihin felsefesi şekillenmeye başlar. Beden düşüncesinde zihin ve onun felsefesi elzemdir. Tarih boyunca bu ikisi birlikte anıldığı için beden ile birlikte felsefesine[dmy.info/felsefe-nedir] göre ruh, zihin ya da bedenin bir işlevi olarak zihinden de bahsedilebilir. [3]

Daha yakın geçmişe gidersek Kant’ın a priori formlarını görürüz. Beden ya da ruh ötesinde beyinde programlanmış zaman ve uzay a priori formları mevcuttur. Karl Popper,  varlığı akıl madde ve aklın ürünleri olarak üç dünyaya taşır. Sonraki ruh- beden düşüncelerinde fenomenalistler, fonksiyonalistler ve bununla birlikte teknolojik fikirler gelişmiştir. İnsan bedeni bir bilgisayara benzetilmeye başlanmıştır.

Tarih boyunca insan bedenine baktığımızda aşırılık görürüz. İnsan ilk zamanlarından beri beden bakışını çok değiştirmiştir. İlkel zamanlarında diğer hayvanlardan ayırt edilemezken gün geçtikçe bir üst canlı oluvermiştir. Kendini böyle görmesindeki sebep beden değil ruhtur. İşte bu yüzden metafiziğin ilk zamanlarından beri ruh yüceltilmiştir. Beden hayvani zevklere yönelen, kontrol edilmesi gereken bir araçtır. İlk felsefeler bedeni böyle görse de her canlı gibi beden kendine göre değerlidir. Önce insan ve hayvan arası oluşan üstünlük daha sonra insanlar arasına da girmiş ve asalet gibi değer yargıları türemiştir. Bazı insanlar gücü ele geçirmiş ve güçten kaynaklanan asil hayatlar sürmüştür. Toplumsal hiyerarşi ve sınıflar oluşmuştur. [4] İnsanın kendini hayvanlardan üstün görmesini insanların diğer insanlara güçlerini empoze etmesi ve insanlar üstü bir vasıf edinmesi izler. Buradan da insanın kendi bedenindeki algıya geçmek gerekir. Ruhu bedenden üstün tutmak veya bazen de aksi olabildiği gibi, bedende de bir hiyerarşi algısı oluşmuştur. Platon’un üçlü ruh anlayışı bu hiyerarşiye örnektir.[5] Akıl beyinle özdeşleştirilir ve filozof kral toplumun aklıdır. Yöneticidir, üstündür. Ruh kalple özdeşleştirilir ve askerler cesaretleriyle kalbi simgeler. Onların da yönettiği sınıf işçiler ve tacirlerdir. Cinsel organlarda kendini bulan kalabalıklar iştah ve fiziksel tatmin amacı güderler. Üçlü yapı bize insanın ilkel yayılmacı döneminden beri gelen ve modern dünyada var olan üstünlük görüşünü anımsatır.

beden algısıİnsanın bedenine bakışını incelerken diğer canlıları ve insanlar arası beden kavrayışını da görmek gerekmektedir. İnsan doğaya hükmettiğine inanmış ve kendini canlıların asil olanı ilan etmiştir. Sonra bazı insanlar da diğer insanlara galip gelerek bireysel üstünlükler oluşturmuştur. Şimdi insanın kendi içindeki üstünlüğüne bakmak gerekir. Çoğu zaman metafizik bir üstünlük olarak ruhun asliliği göze çarpar. Bedene verilen değer ruh algısının dinler arasındaki konumuyla da değişir. Genelde bir araç olarak görülen beden, ruhun bazen mezarlığı bazen hapishanesi, bazen de hizmetkarı olabilir.

İnsan bedeni geçtiğimiz yüzyılın ortalarına kadar bir meta olarak görülmekte, ticareti yapılmaktaydı. İnsan uygarlığının üzerinde durduğu temellerden biri de insan bedenini böylesine değersizleştiren kölecilik uygulamalarıdır. Beden güce sahip olanlarca diğer hayvan ve mallardan ayrı tutulmamıştır. Birey de kendi içinde böyle bir sömürüye gider ve beden ruha karşı aşağı görülür. Halbuki böyle bir metafizik ve aşağı görme kölecilik gibi eninde sonunda çöküşe ve utanca neden olacaktır.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde[6] belirttiği gibi insanlığın[dmy.info/insanligin-gelecegi] da kendi amacı olan kendini gerçekleştirme- kendini bulma ancak bedensel ihtiyaçların tatmini ile mümkündür. Bedensel kısıtlamalara giderek metafizik uğraşılar edinmek bu kısıtlamanın hedefinin aksinde tepkilere neden olacaktır. Bilinçaltına itilen bedensel ihtiyaçlar denetimsiz davranışlara yol açabilir. Bu bastırma hem bireysel hem de toplumsal reaksiyona sebep olur. Bunun yerine özellikle batı toplumunda tercih edilen materyalist yaşam tarzına benzer çözümler getirilmiştir. İnsanın beden algısını değiştirmek ya da telafi etmek düşünceleri güdülmüştür ancak bunun bir değişken değil sabit olduğu gözden kaçırılmaktadır. Beden fizik dünyaya aittir ve bunu moral edimlerle değiştirmeye çalışmaktayız.

beden algısıÇoğumuz bedeni beynin yönettiğini biliriz. Beynin öneminin ve diğer organların ona göre yaşadığının farkındayızdır. Beden içerisinde bir ayrım vardır. Diğer tüm organ ve dokular birtakım görevler edinmişken beyin bunları yönetir. %2 lik mevcudiyetine rağmen enerjinin %25’ini tüketir ve işlevi diğerlerini yönetmektir.[7] Bedende beynin konumu insanın beden ötesini aramasına benziyor. Görünür dünyadaki varlık alanının bu tür bir yönetime ihtiyaç duyabileceği savıyla birçok teori geliştirilmiştir. Doğadan ayrılmaya başladığı zamanlardan itibaren insanoğlu kendini üstünlüğüne motive etmiştir. Ana fikir hayvanlardan ve diğerlerinden üstün olmaktır. Her canlının ve sonrasında herkesin yaptığı işler üstünlere göre değildir. İnsanın ana motivasyonu basitliğin üstünde olmak olunca herkesin sahip olabildiği “beden” hakir görülmüştür.

Beden algısında bu farklılık güdüsü “moda” denilen şeyi yaratmıştır. Bu güdülenme biçimi insanın estetik algısına da etki eder. Sayısız canlı türünün sayısız çeşidi arasında çok ufak farklılıklara sahip olan bireyler farklılık ve farkındalık yaratmak adına “beden” şablonunun üzerine başyapıtlar yaratır. Başyapıttır çünkü insan birçok benzeri olan vasat bedeninin üzerinde öylesine oynar ki büyük bir yaratım evresi, bir devrimden bahsedilebilir. Modern zamanlarda bunun özelliği ise giderek artmış ve tepeye doğru hızlanmakta olmasıdır. Çağlar boyunca beden bakışı ve onun tasarımı giderek hızlanmıştır. Giderek daha çok birey bedeni üzerinde kanaat kullanmıştır. Giderek daha çok insan bedenini kabul etmiş ya da reddetmiştir. Eski zamanlara oranla giderek daha fazla sorgulanmıştır.

beden algısıModern zamanlarda eskiye nazaran beden algısı ndaki en önemli fark onun daha süslü, daha ön planda olmasıdır. Bu da tarihsel süreçte insanın gelişimini hatırlatır. Feodal düzenin yavaş yavaş ortadan kalktığı günümüzde insanın ilk devirlerindeki ilkel kommünal yaşama benzer bir eşitlemeden ya da Occam’ın usturasından bahsedebiliriz. İnsan bedeninin küçük düşürülüşü giderek artmış ve köleliğin bitmesine paralel olarak, beden tekrar değer kazanmıştır. Dini hakimiyetin azaldığı ve tanrıtanımazlığın çoğaldığı modern zamanlar,  bedene bir geri dönüş yaşamıştır. Kendinden yüksek veya daha asil göreceği bir şey veya kimse olmayınca bugünden geleceğe doğru bedenini yüceltmek hareketi oluşmuştur. dmy.info


[1] Webster, Frank, Theories of the Information Society, Routledge, Londra

[2] Derbeder, Fazıl Platon ve Aristoteles’te ruh beden problemi ve karşılaştırılması, YL. Tezi, Pamukkale Üni, 2007

[3] Shaffer ,Jerome A. Zihin Felsefesi,2005

[4] Weber, Max Sosyolojinin Temel Kavramları

[5] Platon, Devlet

[6] Maslow, Abraham Motivation and Personality, 1954

[7] Greenfield, Susan İnsan Beyni, 2011

Ayrıca Bakınız

Leave a Reply