Olmayana Ergi bir ispat yöntemidir. Latince aslı Reductio ad absurdum(E. Yun.εις άτοπον απαγωγή) (saçmaya indirgeme) bir tartışma yöntemi olarak günümüze kadar gelmiştir. Bir önermenin reddedilmesi ile oluşan saçma sonuçları göstererek doğruluğunu kanıtlamaktır. Bir önermenin kabul edilmesi ile oluşan saçma sonuçları göstererek yanlışlığı da kanıtlanabilir. Eski Yunan’da olanaksıza indirgeme olarak kullanılmıştır. İmkansızlığı göstererek doğru olanı sağlamlaştırmak amaçlanmıştır. Antik Yunan felsefesinde gelişmeye başlamış, filozoflarca sık sık kullanılmıştır.Günlük hayatta terim olarak bilmesek de sık sık kullandığımız bir yöntemdir. Zıtlık ile kanıtlama ile benzer bir anlama sahiptir. Ancak burada anlamsız, saçma gelen bir aksi durum söz konusudur.
Günlük hayattan örnekler verebiliriz: 1. Taşlar ağırdır, öyle olmasaydı havalanırlardı 2. En küçük rasyonel sayı diye bir şey yoktur. Olsaydı ikiye bölünüp daha küçüğü elde edilirdi. 3. Dünya düzdür. Peki neden kenarından düşmüyoruz da başladığımız yere dönüyoruz? diye sormak ve küresel olduğunu kanıtlamak, 4. Bir arkadaşımız evimizde kalıp kalmayacağını sorduğunda ona: gece bizi öldürmeyecekse kalabileceğini söylemek de saçmaya indirgeme yöntemidir. Tabi Eski Yunan’daki gibi değiller. O zamanlarda meşhur bir örnek tanrıların insansı formlarının olması hakkındadır. Değirmendere(Colophon)’li Ksenofanes, insanlar tanrıları insan formunda çiziyor; atlar ve sığırlar çizebilseydi onlar da kendi formlarında çizerdi demiştir. Tanrı bu şekillerin hepsinde olamayacağı işin, bu kişilik yansımaları gerçek olamaz. Böylelikle insan tanrılar saçmaya indirgenerek çürütülmeye çalışılmıştır.
Saçmaya indirgeme terim olarak nicel verilerde ve mantık gibi sözel çalışmalarda kullanılır. Matematikte sıkça bahsi geçer. Matematikte kullanılan diğer ispat yöntemleri doğrudan, ters durum, olmayana ergi ve tümevarım olarak dört gruba ayrılabilir. Daha ayrıntılı bir gruplamada şu yöntemler yer alır: akıl yürütme, semantik akıl yürütme, sentaktik akıl yürütme, tanımlayıcı (illustrative) davranışlar, informel ifade etme, örnek kullanımı, mantıksal çıkarımların kullanımı, doğru olduğu bilinen önermelerin kullanımı, basit deneycilik, tümevarımla kanıt, modus ponens, modus tollens vs.
Bazen kendi doğrularınızı savunmak yetmez. Başkasının doğrularını da değiştirmek gerekir. Evrensel doğruların geçici kabuller olduğunu irdelemiştik. Ancak zamanımıza göre uygun doğruyu savunmak ve çevreye uyum sağlamak zorundayız. Bu yüzden zamanı geçmiş, işlevsiz, insanların geneli için iyi olmayan doğruların yanlışlığını kanıtlamalıyız. Doğru bir kabul olduğu için böyle söylüyorum. Yoksa günlük hayatta bunun adı düpedüz “safsata”dır.
Zamanın ruhunu yakalamak ve doğru “doğruyu” yani yanlış olmayan doğruyu savunmak için karşı tarafı saçmaya indirgeriz. Böylece kendi temellerimizi sağlamlaştırmakla edinemeyeceğimiz desteği karşı tarafın temellerini yıkmakla ediniriz. Kalıcı bir çözüm için karşıt önermenin sonuçlarının saçmalığı gösterilmelidir. Doğru kabul edilen bir önermenin sağlamlaştırılması da, aksi takdirdeki sonuçların sergilenmesi ile olanaklıdır. Bu yüzden “olmayana ergi” ya da saçmaya indirgeme güzel bir kanıt yöntemidir. Bilimsel kanıt ve kanıtın mahiyetine ilişkin sorgulamalar yapmıştık. Şimdi bir kanıt yöntemini inceledik. Sıra kanıtlarla ortaya çıkan ürünlere geldi. Gerçek ve yalan. Gerçek ve doğruyu daha önce konu etmiştik. Bunlar herkesin amaçladığı ve çoğunlukla da sahip olduğu şeyler.
Önemli olan yalanı anlamaktır. Yalan nedir? Neden herkesçe dışlanır? Yalan olmasa doğru olur muydu? Neden yalan söyleriz, neden bu kadar yalan var? Binlerce yıldır doğruyu hedefledik. Pek ulaştığımız söylenemez. Her gün yeni doğrular türüyor. Peki yalanın gidişatı nasıldı? Yalanlarımız zamanla değişti mi?