Osmanlı Avrupa etkileşimi İslam uygarlığının en güçlü devleti ile batı uygarlığının kaynağı olan Avrupa arasındaki kültür aktarımlarından oluşur. Biz çağdaş zamanlarda tek yönlü olarak Avrupa’nın Türklere etkilerini görüyor olsak da Türkler Avrupa’nın oluşumunda tarihi bakımdan etkili olmuştur. 19. yüzyıl ile birlikte gönüllü bir etkilenme sağlayan Osmanlılar Avrupa gibi olmaya çalışmış, Türkiye ile bu eğilim zirveye ulaşmıştır. Türk- batı etkileşiminde batının baskın olması şaşırtıcı değildir. Türkler batının üstünlüğünü her kesim ve her alanda olmak üzere kabul etmişlerdir.
Türk- batı etkileşiminin bariz bir örneği olarak olarak İslamcı görüşteki Namık Kemal verilebilir. Namık Kemal İslamcı olsa da batıdan etkilenmiş ve bunu yaşantısında göstermiştir. Mesela giyim tarzı Türklere değil Avrupalılara benzemektedir. Ayrıca konularını da batıdaki edebiyatçılar gibi toplumdan seçmeye çalışmıştır. Türkiye’de öteden beri süregelen zümre edebiyatı yerine halka yönelen bir gazete edebiyatı geliştirmiştir.
Namık Kemal İslam uygarlığını geliştirmek için çabalamıştır. Bunu da Avrupa düşünce sistemiyle gerçekleştirmiştir. Bu dönemde Osmanlı aydınları batının üstünlüğünü kabul etmiş, onlar gibi gelişmek istemiştir. Namık Kemal de gözleme ve deneye dayanan Jean Jacques Roussseau gibi düşünürleri tercüme ederek batının gelişmişliğini ülkeye getirmek istemiştir.
18. yüzyıl sonrasında Batılılar Türkleri teknolojik açıdan geride bırakmıştır. Türkler de siyasi olarak batıyı etkilemiştir. İktidarı tek elde toplayan Osmanlı derebeylik döneminde imparatorluklara yol açmıştır. Osmanlı tarafından kısıtlanan Avrupa yeni ticaret yolları ve teknolojiler keşfetmiş, gelişmeye başlamıştır. Türk baskısı ile yeni arayışlar türemiş, güçlü devlet anlayışı da büyük imparatorluklar çağının habercisi olmuştur.
Namık Kemal Avrupa Şarkı Bilmez “Doğu dillerinin bir Avrupalıya hemen hiç faydası yokken içlerinden birazı onları da öğreniyor. Araplar için yeni dilbilgisi kitapları ve Türkler için sözlük yapıyorlar. Batı dilleri bizim için “olmazsa olmaz” haline girmiş iken hiç birimiz III. Selim zamanındaki Seyyid Mustafa kadar olup da yazdığımızı okutacak bir lisan öğrenemiyoruz. Avrupa’ya ne kadar karanlık görünsek de çok sayılmaz.” Demiştir. Eskiden bizim de başarılı olduğumuzu ve geride kaldığımızı ifade etmektedir.
Türkler Namık Kemal zamanında geride kalsa da tarih boyunca batının karşısında tek başına durabilmiştir. Avrupa’nın meydana gelmesi Türklerin tek güç olarak doğudan baskı yapmasıyla mümkün olmuştur. Türk ve batı etkileşimi Türklerin gücü ile batının tekniği arasındaki bir mücadeledir. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılan Osmanlı da bunun en büyük örneğidir.
Türk ve batı etkileşimi farklı yönleriyle tartışılabilir. Türklerin etkileri ile batının etkileri büyük bir münanzara konusudur. Özellikle de modernleşme dönemindeki Türkiye’nin bu tür tartışmalara sahne olduğu bilinmektedir. Namık Kemal’den başlayarak Türk edebiyatı ve Türk aydınları da bunun temsilcileridir.
Namık Kemal ve Tanzimat dönemi Türk edebiyatı batının Türklere etkilerinden bahsederken kendi öz ahlakımızı da yüceltmektedir. Geri kalmışlığın eski Türklerin gelişmişliğini örnek alarak giderilebileceği söylenmiştir. İslam Devleti’nin ve Osmanlı’nın eski çağlarında bireysel haklara ve gelişmişliğe önem verildiğinden bahsederek toplumun kalkınması için sanat yapmışlardır. Namık Kemal’in şiirleri ve makaleleri bu durumun klasik örnekleridir.
…Silmedik bunca yetimin gözünün yaşlarını
Taşa topraklara sürdük o güzel başlarını
Vatanın bağrına vurduk vatanın taşlarını
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Bir zaman âlem–i ikbalde sultan olduk
Câmi–i âlem idik şimdi perişan olduk
Âh bir kan içenin keyfine kurban olduk
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mâderini
Vatan Mersiyesi- Namık Kemal
Ayrıca Bakınız
Animasyon Olarak İzleyebilirsiniz