oyunlaştırma nedir

Oyunlaştırma Nedir?

oyunlaştırma nedirOyunlaştırma oyun olmayan işlerin oyun tasarımıyla uygulanmasıdır.  Bir çalışmanın oyun elemanlarıyla zenginleştirilmesi veya oyun şeklinde tasarlanmasıyla çalışanların performansını artırmayı amaçlar. Oyunun diğer tüm etkinlikler kadar yorucu ve emek sarf edici olmasından yola çıkarak insanların oyunu benimseyip çalışmayı dışlamasını sorgular. Oyunlaştırma ile sıkıcı işler keyifli hale gelebilir, zor işler kolaylaşabilir. Bir öğrenme ve güdülenme yöntemi olduğu kadar pazarlamada da önemlidir. Günümüzde giderek popülerleşmesinin nedeni şirketlerin ürünlerini oyunlaştırarak pazarlamasıdır.

Foursquare ülkemizde de bilinen bir oyunlaştırma örneğidir. Bir yere gittiğinizde size oranın sanal bir rozetini verir. Uygulamaya çok sayıda giriş yaptığınızda onun nişanesine sahip olursunuz. Profilinizde yalnızca uygulamayı kullanarak kazanabileceğiniz çok sayıda ödül bulunur. İnsanlar sadece sitedeki bu ödülleri kazanmak için uygulamayı kullanırlar. Birçok sosyal medya sitesi ve web uygulaması oyunlaştırmayı uygulayarak daha popüler hale gelmiştir.

Microsoft yazılımlarındaki yerelleştirmeyi denetlemek için çalışanlarının tespitlerini kullanmıştır. Mesela Türkiye ofisi Türkçe sürümlerdeki dil kullanımındaki sorunları bularak diğer ülkeler arasında öne çıkma fırsatı edinmiştir. Ofislerde birilerine iş yüklemek yerine herkese açık bir puan sıralaması yapıp çalışanların tespitleriyle üst sıralara tırmanabileceği, ofislerin de kendi aralarında yarışabileceği söylenmiştir. Birçok yanlış bu oyunla tespit edilmiştir. Bir ayakkabı markası olan Nike ayakkabılara bir verici yerleştirerek kullanıcıların ne kadar koştuklarını belirleme olanağı vermiştir. Bu yöntem ile arkadaşları ile yarışabilmiş, hareket odaklı oyunlar oynayabilmiş ve koşucular arasında sıralama yapılabilmiştir. İskandinav ülkeleri sürücüleri cezalarla korkutmak yerine oyunlaştırmayı denemişlerdir. Trafik kurallarına uyan sürücüler arasında şans oyunu düzenlenmiştir. Yüksek hızdan ceza yiyenlerin cezaları yavaş giden sürücülerin piyangosu olmuştur.

1938’de Homo Ludens(oyuncu insan) adlı çalışmasını tamamlayan Johan Huizinga oyunun kültürdeki önemini vurgulayan öncülerdendir. Huizinga’ya göre oyun kültürün temelidir. İnsan oyun oynayarak yaşamı öğrenir ve oyun oynar gibi yaşamaktadır. Dil felsefesine yoğunlaşan Wittgenstein da özellikle dil oyunları üzerine ufuk açıcı sorgulamalar yürütmüştür. Felsefi Soruşturmalar eserinde oyunun açıklanamaz yapısını ve insan düşüncesinin temeli olan dil oyunlarını irdelemiştir. Ona göre de oyun doğal bir şeydir ve felsefe doğal bir oyun olan dil ile doğal olmayan şeyleri aramaktadır.

Oyunun kültürün temelinde yer alan bir tutum olduğunu dikkate alarak oyunlaştırma çalışmalarını her alanda uygulayabiliriz. Oyunlaştırma hedef kitlenin işbirliğini ve amaçlanan davranış değişikliğinin istemli şekilde kazanılmasını sağlar. İşbirliği, öğrenme, kitle kaynağı sağlama, personel bulma, değerlendirme, güdülenme gibi faydaları vardır. Kullanım kolaylığı, bedensel alıştırma, trafik güvenliği, kuralların uygulanması, bilginin yayılması, pazarlama ve performans artışı gibi birçok konuda kolaylık sağlayabilir. 90’lardan beri birçok şirket kendi içinde oyunlaştırmaya giderek çalışanların performansını artırmıştır.

Oyunlaştırma ilk olarak 2000’lerin başında gündeme gelmişse de 2010’dan itibaren bir çalışma alanı olarak gelişmektedir. Oyunlaştırma daha çok pazarlama alanındaki bir girişim gibi görünmekle birlikte eğitimde de dikkat çekmektedir. Eğitimdeki uygulamalar önceden beri mevcutken 2010’dan sonra pazarlama ile sentezlenen genel bir çalışma haline gelmiştir. Öğretmenlerimiz dersleri daha çekici hale getirmek için bazı oyunlar oynatmaktadır. Bazen ders oyun haline gelmekte ve öğrencinin kazanması beklenen davranış oyun oynarken kazanılmaktadır. Artı- eksi verme, puan sıralaması, rozetler, ödüller, yetki paylaşımı, sınıf içi saygınlık gibi edimlerle eğitim kaçılacak değil amaçlanacak bir uğraş haline gelebilmektedir.

Her gün önemli bir süreyi oyunlara ayırıyoruz. Çoğumuz çalışmaktan çok oyun oynuyoruz. Aslında çalışmak kadar emek ve zaman harcıyoruz. Oyundaki fark onu isteyerek yapmamızdır. Oyunlaştırma da bunu fark etmiş ve oyuna çevirildikten sonra her işin çekici olabileceğini göstermiştir. Yorucu bir iş bir lider tahtası olduğu zaman oyuna dönüşebilir. Bunu günlük hayattaki meydan okumalarda görebiliriz. Hiç gereği yokken sadece rakibimizi yenmek için ya da bir başarı hissi edinmek için kendimizi yorabilmekteyiz. Yeter ki kurallar belirlensin, iş için vermediğimiz emeği oyun için verebiliriz. Oyunlaştırma bu tutumu fark ederek iş ve eğitim hayatına uygulamaktadır.

Kaynakça

Kevin Werbach, For The Win.

https://events.educause.edu/ir/library/pdf/ELI07202A.pdf

Ayrıca Bakınız

Leave a Reply