Paradigma Nedir
Paradigma(Yunanca παράδειγμα[para- arkası; deiknumi- göstermek) “tipik örnek, belirgin kavram” anlamına gelir. 19. yüzyılda dilbilimci Saussure, benzer sözcükleri öbeklemede kullanmıştır. Daha sonra Thomas Samuel Kuhn(1922- 1996): Belirli bir alanda çalışan bilim adamlarının paylaştığı ortak değerler ve anlayışlar dizisine paradigma demiştir. Günümüzde: belli bir düşünce kalıbını, değerler dizisini ifade etmede kullanılır.
Kuhn, Newton’ın Principia’sı ya da Dalton’un Yeni Bir Kimyasal Felsefe Sistemi adlı eseri gibi kesin bilimsel çalışmaların açık uçlu kaynaklar olduğunu savunmaktaydı. İddia ettikleri gibi her yere ve zamana hitap edemezlerdi. Bu çalışmalar birer kavramlar çerçevesiydi. Kesinlikleri, onları kabul eden çevreye bağlıydı. Kabul edikdikleri ölçüde geçerliydi. Kabul edilemediği zamanda sonraki çalışma, yöntem ve sonuçlar bu çerçeveler içerisinde yapılanmaktaydı. Kuhn, olağan bilimin böyle bir paradigma davranışı ile var olduğunu savundu. Paradigma sert ya da mekanik bir yaklaşım içermemekteydi. Ancak yaratıcılık ve esneklik ile ilgili olduğu söylenebilirdi. Bu görüşleri ile kendinden sonraki bilim felsefesinin tümünü etkiledi.
1962 yılında ilk basımı yapılan Bilimsel Devrimlerin Yapısı (The Structure of Scientific Revolutions) yeni bir bilim felsefesinin müjdecisi olarak görüldü. Kuhn’la birlikte, Paul Feyerabend, Imre Lakatos, Larry Laudan ve Michael Polanyi gibi benzer eğilimli felsefecilerden oluşan “anti- pozitivist” karakterli bir bilim felsefesi ekolü, bilim felsefesi alanındaki tartışmalarda öne çıkmaya başladı. Temel olarak mantıkçı pozitivistlerin aksine; bilimin bir algoritmasının olmadığını savunuyorlardı. Bilimsel bir yöntemin ya da fiziksel dünyanın evrensel anlamda belirlenmesinin imkanını sorguladılar. Doğanın ve toplumun evrensel ve kesin yasalarla işlediğini savunan pozitivistleri eleştirerek, belirlenmiş evrensel yasaların göreliliğini betimlediler.
Kuhn 1962’de yayımlanan eserinde tarihin “yalnızca bir anlatı dizini olarak görülmediği takdirde” yürürlükteki egemen bilimde değişiklik yaratılabileceğini savunuyordu. Bilim algısı ders kitaplarından edinilmekteydi. Kitaplar ikna edici ve pedagojik yapıda olduğundan ders kitaplarından edinilen bilgi turist rehberlerinden ya da dil öğrenme kitaplarından edinilen kadardı. Ders kitaplarından edinilen bilim onları oluşturan çabayı yansıttığından, evrensel değil; resmi bilim anlayışından söz edilebilirdi. Kuhn’un Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı eseri bu anlayışa bir karşı çıkıştır.
Bilimsel Devrimlerin Yapısı’nda Paradigma Nedir
Bilim insanları bu zamana dek bilimin birikerek ilerlediğini savunmuşlardı. Bugün görünmektedir ki: bir zamanlar itibar edilmeyen kuramlar şimdinin gerçeği; aynı zamanlardaki gerçekler de şimdinin itibar edilmeyen inançlarıdır. Buradan hareketle, hem yürürlükteki anlayış, hem de boş verilmiş inançları dışlamamak eğilimi oluşabilmiştir. Yine de halen, evrensel kurallara inanan insanlar bulunmaktadır. Bunlar belli bir zaman için geçerli kuralları zamanlarının dışında düşünememektedir. Tarihte geçerliliğini yitirmiş binlerce evrensel kural onlara yol gösterebilir. Geçmişi incelersek tüm bilimsel devrimlerin belli bir modeli takip ederek birbirinin yerini aldığını görebiliriz. Bu: 1. Olağan bilim öncesi dönem, 2. Olağan bilim dönemi, 3. Bilimsel devrim olarak özetlenebilir.
Bilimlerde ilerleme; bilim öncesi dönem, olağan bilim etkinliklerinin gerçekleştirildiği dönem, bunalım dönemi, yeni paradigmanın eskisinin yerine geçmesini sağlayan devrim, yeni paradigmanın yeni olağan bilim dönemi, yeni bunalımların yaşandığı dönem şeklinde gerçekleşir. Bu ilerleme modeline göre her bilim dalının kendi içerisinde bir bilim öncesi dönem yaşadığı anlaşılmaktadır. Bilim öncesi dönem, rakip kuramlardan birinin öne çıkması ve çoğunluk tarafından kabul edilmesiyle sona erer. Kuramın genel kabul görmesi, bilim dalının ilk paradigmasının ortaya çıktığının göstergesidir. Kuhn, ilk paradigmanın ortaya çıkmasının ardından gelen döneme olağan bilim dönemi adını verir. Olağan bilim döneminde paradigmanın çözemediği karşıt örnekler çözülmeye çalışılır.
Karşıt örneklerin çözülememesi bunalım yaşanmasına neden olur. Bunalım döneminin sona ermesi ise, genellikle genç bir bilim adamının, karşıt örneklere çözüm sağlayabilecek yeni bir kuram, sağın anlatımla yeni bir paradigma ortaya koymasıyla başlar ki böylece bilimsel devrim evresi başlamış olur. Bu paradigma eskisinden çok farklı bir yapıya sahiptir ve bu farklılık eskisiyle kıyaslanamaz bir tür farklılığıdır. Eski ve yeni paradigma birbirlerinden çok farklı soruları çözülmesi gereken soru olarak görür. Çünkü yeni paradigmaya bağlanmış olan bilim adamları eski paradigmanın resmettiği evrenden çok farklı bir evrende yaşamaktadırlar. Bu evrenlerin dilleri dahi birbirinden farklıdır. Bu yüzdendir ki, rakip paradigmalar arasında nesnel bir ölçüt bulunmaz. Topluluğun genel kabulü en büyük ölçütlerden biridir ki, bu göreli bir bakış açısını gündeme getirmektedir
Sonuç
Kuhn, paradigma terimini herkesçe paylaşılan örnek anlamında kullanmıştır. Sonradan ise terimin kullanımını genişlettiğini belirtmiştir. Paradigma, tipik örnek anlamındaki ilk kullanımlarından beri birçok anlam kazanmıştır. Bugün bilim felsefesi adına irdelediğimiz anlamının sabit kalmadığını söylemeliyiz. Sözcük ne Kuhn’un kast ettiği, ne de bizim anladığımız ile yetinir. Herkesin farklı anladığı dilsel sembollerden biridir. Bu yazıda değerler dizisi anlamını açıklamaya çalıştık. Kesinlik Nedir adlı yazının ardılı olarak, kesin bilgi olarak bilimin niteliğini sorguladık. Kesinliği, kesin anlamı ararken paradigmalardan bahsettik. Buna göre bilimsel- evrensel bilgi dahi bazen geçerli idi, kaldı ki anlam arayışının kesinliğe ulaşmasını beklemekteyiz. Bakınız: dmy.info/varsayim-nedir, dmy.info/anlam-arayisi
Kaynakça
- en.wikipedia.org/wiki/Paradigm
- www20.uludag.edu.tr/~kaygi/issues/1912/2012-19-13.pdf
- ankara.edu.tr/topdemir/kuhnandscientificrevolution.pdf
- acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/3170/4023.pdf
“Yasalar” dediğimiz şeyler, daima daha geniş bir teoriler sisteminin parçası olan formlardan oluşan varsayım ya da tasavvurlardır. Öyleyse hiçbir şekilde yalıtılmış bir biçimde incelenemezler. K.R.Popper