Çok denesem de kaçamadım. Beni bir şekilde buldu. Sadece beni değil bütün bir kuşağı buldu ve imha etti. Ondan kaçmayı başaran yok. Gerçi pek çabalayan da yok. Onu yücelten ve ondan para kazanmayı umanlar revaçta. Artık bir seçim değil, bir mecburiyet haline geldi. “Pop müzik” bizim kuşağı kendinden geçirdi. Gençler sonu olmayan bir popülariteye kapıldılar. Ben ise türkülere sığındım. Pop müzik bastırdıkça türkünün sesini açtım. Benimle birlikte türküye sığınan birçok insan var. İçimizdeki ritmi halkın doğal seslerine göre ayarlıyoruz. Bize kıro diyenler var, pek aldırmıyoruz. Eğer inlemeler ve cızırtılar haricinde bir şeyler duymak isterseniz sizi de halk türkülerine bekleriz.
Eski dediler, modası geçti dediler. Dinlemediler, bu müziğe hiç şans vermediler. Bir kere gönülden dinleyip bağlananı da eski kafalı olmakla suçladılar. Halbuki halktan olan her şeyde insanlığı duyarsınız. Bir şarkıda yeni yetme birinin havalı cümlelerini değil de bütün bir toplumu duyabilirsiniz. Bir şarkıdan daha fazlası için halka başvurabilirsiniz. Dinlemek haricinde yaşayacaksınız da. Toplumun her üyesiyle işlenen, seçilen, derlenen türküleri dinlerken yaşadığınızı anlayacaksınız. Türküler popüler ürünlerin aksine günü geçiştirmek için değil, ders vermek içindir. Halk kültürünün her unsuru gibi bir işlevi vardır.
Çağımızın gereklerinden biri haline gelen popüler kültür ve onun müziği halk kültürünü reddediyor. Pop bize tüketmeyi pazarlarken türkü tasarrufu öğütlüyor. Haliyle de türkü pek hoş karşılanmıyor. Tüketim bir norm haline gelmişken tutumlu bir anlayışın eleştirilmesi normaldir. Tüketim insan olmaya da sirayet ettiğinden artık insanları sevmekten çok tüketmekteyiz. Pop hangi sevgiliyi terk edeceğini şaşırırken türkü bize vazgeçilmez bir aşktan bahsediyor. Pop bunu anlatıyor. Popun derdi pahalı görünmek iken türkü hayatın kendisiyle ilgili çıkarımlarda bulunuyor. Hiçbir türkü size televizyonlardaki hayatı tavsiye etmez. Bunun yanında hiçbir popüler kültür ögesi de beslendiği düzeni eleştirmez.
Şımarık gençlerin müziğinde değilim. Evet, belki de yaşlıyım, ama ne yapalım bu benim tarzım. Belki de çoktan öldüm. Müzik tercihime bakılırsa ölülerleyim. Zira birini dinlemek için televizyonda görmem gerekmiyor. Klibinde kaç kıyafet değiştirdiği ilgimi çekmiyor. Onun iç organlarıyla da ilgilenmiyorum. Saç modelini görsem de saçtan anlamam. Anladığım şey sadece mutlu bir şekilde yaşamaktır. Bunu da pop müziğin doymak bilmez tüketim iştahıyla yapamam. Türkülerin mütevazı yaşantısına koşarak giderim. Bir şeyleri hissetmek için gerçek hisleri dinlemek isterim.
Ben hala o eski türkünün peşindeyim. Kimsenin yüzüne bakmadığı o halkın sesine doğru gidiyorum. İster eski olsun, ister modası geçsin, ben türküdeyim. Şive yapıyorsa o şivedeyim. Lazca olsun, Kürtçe olsun, hissediyorsam oradayım. Bir müzikten beklentim mutlu olmak ise türkülerleyim. Bana her seferinde ne kadar fakir olduğumu gösterenlere aldanamam. İnsanı tüketmeyi alışkanlık yapan bir müzikle olamam. Bana bir şeyler göstermek, gösteriş yapmak niyetindeki popüler kültürü reddediyorum. Kıro ya da eski kafalı olabilirim, ama başkasına bakarak yaşamıyorum. Popüler kültürün gözüme soktuğu tüketimi reddediyorum. İnsanlığın yeni bir şeye değil, mevcut olana sahip çıkmaya ihtiyacı var.