Görünen o ki insanlığın başlangıcında avcılıkta en yetenekli olan yönetiyordu. Köylere yerleştikten sonra çiftçi başı çekti. Savaşçılar, savaşan bir ortamda yeteneklerine ihtiyaç duydukları için daha sonra başa geldiler. Katipler, başka bir deyişle defterdarlar sistematik din yoluyla geldi. Birçok devlette iktidar sahibiydiler. En büyük devletler bu sosyal sınıfların bir sentezi tarafından yönetiliyordu. Artık bir meslek olarak politikacılarımız var ve onlar tüccarlar tarafından yönetiliyor.
Tüccarların sorunu, bir silah olarak servete sahip olmalarıdır. Herhangi bir sosyal sınıfın silahları vardır, ancak para aşağılık bir silahtır; özellikle de karşılıksız biçimde yazıcıdan çıktı alıyorsanız. Bu, gücün sonsuz bir şekilde kötüye kullanılması anlamına gelebilir. Tüccarlara da zarar verir, ancak onlar merkezinde oldukları tehlikeyi fark etmezler. Para sihir gibidir, aslında sihirdir; iradenizi çaba harcamadan başkalarına dayatır. Çaba göstermeden diyoruz çünkü plütokrasinin tek yaptığı, dünyanın problemlerine karışmadan para mekanikleriyle oynamaktır.
Sihir yoluyla, yeri doldurulamaz doğal kaynakları harcadık. Unutulmamalıdır ki masallardan farklı olarak; gerçek dünya kendi ücretini alır. Fiziksel dünyada bir şey vermeden başka bir şey elde edemezsiniz. Hayati doğal kaynakları nazara almadan, kaynak tabanlı olmayan para sistemi yapacaksanız, kıtlığa mahkum olursunuz.
İnsanların kaynakları tükettiği ve akla, yani düşünürlere daha sonra çaresizlikten başvurduğu aşikardır. Açıktır ki, sömürülebilir bir güç olmadığında, aydınlanmamış insanlar yönetimi ele alır. Güç mevcut olduğunda, fırsatçılar başı çeker.
Fırsatlar, doğa ve varlıklar geri dönülmez şekilde harcandığında, bunu çözmek için düşünen insanlara başvuracağız. Filozoflar ya da kâtipler yönetmek istemezler ama insanlık eninde sonunda görevi yönetmek olan ideal insanlara başvuracaktır. Olgunlukları, yetkileri ve yetenekleri yönetmelerini gerektirir. Öte yandan, iyi zamanlarda nadiren hükmederler çünkü iyi zamanlar çaba gerektirmez. Kötü zamanlarda iyi insanların değerini anlamamız üzücü.
Önümüzde ekonomik ve çevresel sorunlar var gibi görünüyor. Ve ancak egemen sınıftan farklı bir zihniyet bunu düzeltebilir. Maalesef 21. yüzyılda hala sınıf mücadelemiz var, insanlık ideal yapısının çok ötesinde. Arzularımızı sonuna kadar takip etmemiz gerekecek ve sonra ideal yaşam için istikrarlı bir sistem yaratabileceğiz. Modern dünyanın kurucuları olan tüccar ve şirketlerden sonra; filozoflar ve idealist düşünürler ideal, yüce sistemi kuracaklardır.