Amerikan başkanı ülkesini yabancılardan temizleyeceğini söylüyor. Mülteci almayacak, mevcut olanları da ülkeden atacakmış. Amerika’nın yabancılardan kurulu bir devlet olduğunu unutmuş olacak. Mültecileri dışarı atmak için ise kendilerini kapı dışarı etmeleri gerekecek. Zira gerçek Amerikalılar, yani yerliler orada bir hayat kuran Trump ve diğer Avrupalı yabancıları kapı dışarı edecek kadar acımasız değiller. Onlar mülkiyeti bile kabul etmemiş, doğa ile barışık yaşayan ruhani varlıklardır. Onlar dünyayı atalarından miras almamış, çocuklarından ödünç almışlardır. Sanıyorum ki Kristof Kolomb’u denizde kaybolmuşken bulduklarında insanın bu kadar acımasız ve aptal olabileceğini hayal edememişlerdir. Amerika’yı keşfettiğini ileri süren batılı değerler dizisi onları hiç anlamamıştır.
Kendi ülkende yabancı olmak nasıl bir duygudur? Kendi evinde yabancı hissetmek ve kendi bedenine yabancılaşmak ne menem bir şeydir? Her insan bir gün yabancı olacaktır. Her insan kendi evinde yabancı hissedecektir. Her insan yaşadığı yere ve bedene dahi yabancılaşacaktır. Tarih boyunca işgaller ve fetihler başkalarını yabancı yapmıştır. Geçmişimiz evinden atılan insanlarla doludur. Vatanında mukim tüm uluslar başka ulusların yerine kurulmuştur. Hiçbir ülke aslında yoktur ve aslında vatan denilen şey ele geçirilmiş bir yerdir. Hiçbir insanın aslında ev sahibi olmaması gibidir. Tapular insanın kendi başına uydurup inandığı kağıtlardır ve vatan da yine inanca bağlıdır.
Tarihi koşulları hesaba katınca genel geçer bir tutumu kınamak yersiz olacaktır. Bizim burada sorguladığımız şey tarihin önünde olduğunu iddia eden çağdaş anlayıştır. Amerika ve batılı yaşam tarzının öncüleri gelişmiş olduklarını iddia ederek toplum yapısına zarar vermektedirler. Zaten insanlığın en büyük sorununun gelişmiş cehalet olduğunu daha önce söylemiştik. Giderek gözlerimizi daha çok kapatıyor ve kısa bir şehvet için geleceğimizi heba ediyoruz. Atalarımızdan süregelen bir devamlılığın ürünü olduğumuzu ve yeni kuşaklara yol açmamız gerektiğini unutuyoruz. Hayattan aldığımız canlılığa kast ederek vefadan bihaber davranıyoruz. Biz tek başımıza var olmadık, ama öyle davranıyoruz.
Hayat organizmalardan oluşan bir organizmadır. İnsan gibi, bütünlerden bir bütün, ya da parçalardan bir parçadır. Her ne kadar modern hayatın nimetleriyle gözümüzü kapatsak da biz birbirimize bağlıyız. Yabancı ya da yerli, herkes bizdendir. Herkes yabancı ya da yerli olma olasılığına sahiptir. Herkes evsiz kalmıştır ve bu gidişle ne kadar gelişmiş olursak olalım herkes evsiz, dünyasız kalacaktır. Amerika’ya gidip bağdakini kovmak gibi, dünyaya gelip dünya hayatını mahveden insanlara dönüştük.
İşbu yazı Amerikan hükumetinin yerlilerin yaşam alanlarını günümüzde işgal etmeye devam etmesi üzerine yazılmıştır. ABD’nin bir petrol boru hattı için Siyuların kutsal topraklarında inşaata başlaması ile ilgili haber için tıklayınız.
“Hiçbir ülke aslında yoktur ve aslında kendi vatanı dediği şey ele geçirilmiş bir yerdir” ve “Zaten insanlığın en büyük sorununun gelişmiş cehalet olduğunu daha önce söylemiştik.” cümleleri yazının akışı içerisinde olmayan vatanların ve olmayan savaşların ancak gelişmiş cehalet ile var olacağını söylüyor gibi.Güzel bir yazı olmuş.Nice yazılara.