Felsefe o an orada olur. Örnek: 03.12.2023 felsefesi

Felsefe o an orada düşünmekle olur, tanımı da.

Büyük Görülmeyen Problemler

İnsanlığın en büyük problemi büyük görmediği problemdir. Kavramların anlaşılması, yani dilin doğru kullanımı. Bazılarımız asıl problemin barınma, güvenlik, gelir dağılımı olduğunu söyleyecekler; ancak bu söylenenlerin ve tüm problemlerin “insani” olan tarafı kavramsaldır, yani hayvansal ve fiziksel varlığın dışındaki varlığımız dildedir ve sağladığı kolaylık kadar bizi mağdur da ederler.

Milliyetçilik ve Kavramlarla Kodlanma

Pek çok Türk genci gibi ben de milliyetçi yetiştirildim. Buna öylesine inandım ki İnternet hayatımı değiştirene kadar Türklerin büyük ülkesini kurmak için planlar yapmakla meşguldüm. Kendi günlüğümü okuduğumda anlamayacak kadar yeni bir Türkçe dili yaratmış, dünyayı yönetecek safkan ırkı ve kavramları bulmuştum. Ta ki Türklerin, milliyetçilerin, gerçeklerin öyle olmadığını anlayana dek.

Kodlanmış İnsan ve Yalanları Temizleme

Türk peşinden gittiğim bir kavramdı, diğer tüm insanların binlerce kavramla kodlandığı gibi ben de belli bir şekilde kodlanmıştım. Kodlanmadan insan olmak mümkün değildi, zira çocuklukta “yalancı” masallarla büyütülmek zorundaydık. Bize yalan söylenmeseydi başımızı belaya sokacak, hayattaki en değerli varlığımız olan annemize zarar verecektik. İyi ki bu yalanlar vardı, ama bir yerden sonra bu yalanları ve öğrendiğimiz şeyleri temizlemek gerekiyordu. Pislik değildi, bir muhafazaydı, insanı açmak gerekiyordu.

İnternetin Kavramsal Etkisi

İnternet de Türk gibi bir kavramdı, ama bu kavramı henüz politikacılar sahiplenmemişti. En azından o zaman. İnternet kontrol edip anlamını değiştiremeyeceğin kadar büyüktü. Bana anlatılan Türk’tün dışında neler daha yanlış olabilir diye aramaya başladım. Sonuçta tüm kavramların yanlış olduğunu anladım. Tüm kavramlar yanlış olduğu için yazının adı tarihli felsefe, o anki spekülasyonum yani.

Kavramsal Tartışmanın Tarihi

Kavramsal tartışmanın tarihi ve tarihteki en büyük problemin büyük görülmediği için giderek büyüyüp bir sorun haline gelmesinden bahsederek başlayalım. İlk filozoflar tüm medeniyetlerde daha iyi bilmeye çalışmakla çıkmıştır. Nereden bildiğini herkes sorgular, ama yeterince dürüst olanlar bilgi olmayanı bilgi olandan ayırt etmek gerektiğini dile getirir. Bu dürüstlüğün kıymet bulduğu yahut kendini savunabildiği ortamlarda bir gelenek haline gelmesiyle daha iyi bilme geleneği olarak “felsefenin” ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Felsefenin Yunanistan’da Ortaya Çıkışı

Daha iyi bilme geleneği neden belli bir noktada, Yunanistan’da çıktı? Çünkü günümüzdeki bilgi anlayışına yakın kanıtlanabilir iddialara ihtiyaç orada hissedildi. Ondan önce tüm anlatılar bilgiydi, çünkü anlatı olması insanlara yetiyordu. Özellikle de anlatılar belli bir forma sahip ve işe yarar nitelikteyken. Yani bilginin işlevi farklıydı, daha çok sosyal ve teskin ediciydi.

Kelimelerin Gerçeklikle İlişkisi

Tam olarak nasıl başladı bilmiyoruz, ama birileri anlatılanlarla yetinmeyip “nereden biliyoruz?” diye sormuş olmalı. Özellikle de kavramlar hakkındaki tek tanımlılık ve dürüst olmayış buna yol açmış olabilir. Çünküsü her gerçekten zor duruma düşmüş insan kelimelerin gerçeklik olmadığını fark eder. Kelimeler zavallı sesli sembollerdir ve somut nesneleri işaretlemede başarılıdır. Soyut kavramları işaretlemede ise bir trajikomedi başlatırlar. Politik, yani başkalarını etkileyen varlıklar olmasak trajedi kısmını görmezden gelebiliriz. Ama politik olmanın getirdiği bazı özellikler yüzünden şu anki küresel problemlerimizi yaşıyoruz.

Dil ve Politikaışın Kesişimi

Politik olmak, yani başkalarını etkileyebilmek aslında dilin temeliydi. Bazı sesler uydurup bunları nesnelere atamak ve uzlaşı ile bunu bir sisteme dönüştürmek politikanın ürünüydü. Dahası, sadece nesnelere değil toplumsal ilişkilere ve vizyoner ifadelere de sesler atamanın sonucunda insanları yönlendirmiş ve medeniyeti meydana getirmiştik. Verdiği özgürlün yanında getirdiği kısıtlamalar bir maliyet miydi? Önlenemediği aşikar. Dilin açık uçlu yapısı yemek, av, silah gibi kelimelerden yapısalcı analizlere gelmemizi sağlamıştı.

Kavramların Parsellenmesi

İktidarlar ve çıkar grupları kelimeleri, özellikle de kavramları parsellemiş, doğal haline düşe kalka ilerleyen kavramsal hafızamızı sekteye uğratmıştır. İnsanlık yürürken kavramları geride kalmıştır. Her kavramın tek anlamlı olması güzel olurdu, basit olurdu. Ama değil ve öyleymiş gibi yapan çıkar grupları sizi kendi anlamları ile etkileyebiliyorlar. Özellikle de politik iktidarlar zaman kaybetmemek için her şeyin tek anlamlı olmasını istiyorlar. Tek isim, tek numara, tek yaşam yeri, en güçlü iktidarlar bizi ömür boyu aynı mesleğe ve meskene hapsediyor. Lakin kavramlar, yani dünyadaki olaylara atadığımız işaretler böyle değildir. Dünya ile değişirler ve ne kadar farklı anlamı tanımlarsanız tanımlayın o an orada tartışmak dışında güncel bir kullanıma ulaşamazsınız. Çünkü hala inşa halindedirler.

Leave a Reply