Bilmek bilmediğini bilmektir. Başka türlüsü yanlışta ısrar etmektir. İnsan sınırlıdır, küçüktür ve en önemlisi de değişkendir. Bir şey bilemez, bilse tarif edemez ve bildiğini sandığı şey de değişir. Bilmemek yapabileceği tek iştir. Sadece bilmeyerek yetersizliğini ve değişikliği telafi edebilir. Yolculuğun adı bilmek olabilir, ancak bu yolun sonu yoktur. Yolda olmak, sürekli kovalamak anlamsız gelse de hayat bundan ibarettir.
Bilmek yanlışlıkta ısrar iken bilmemek yanlışlar arasında gezmektir. Gezerek kendimize uygun doğrular bulur ve onlar için mücadele ederiz. En kesin bilgi bile kabullere dayanır. Bunu fark ettiğimizde bilme yolculuğunun farklı aşamalarında farklı oyunlar keşfedebiliriz. Bundan ziyade bir bilme amacı da yoktur. Daha farklı, daha çok kişiye hitap eden doğrular ve en gerçek kabuller ile oyunu sürdürmekteyiz.
Daha doğru bilgi için bilmemek gerekir. Sürekli sormak gerekir. Bilginin modası vardır. İnsana dair her şey belli bir süre için geçerlidir. İnsan sıkılmıştır, evrenin sıkılmış tarafıdır. Hareket eden her şey için dilde daha uygun bir benzetme olamazdı. “Sıkıntı” var oluşumuza yakıştırabileceğimiz bir benzetmedir. Benzetmelerden başka bir felsefi yol yoktur, zira her şey benzetmelerden oluşur. Sadece sorarak, yeni oyunlar bularak sıkıntımızı giderebiliriz. Tüm yenilikler sıkıntıdan doğar ve yenilik aslında oyalanmanın daha iyi bir yoludur.
Geçici oyunlarımızı daha iyi öğrenebilmek, daha iyi şekilde muhafaza etmek bilmemek ile mümkündür. Bilmediğini fark etmeden öğrenme de olmaz. İnsan yalnızca ihtiyaç duyarsa harekete geçer. Bildiğini sanmak yerinde saymak olacağı için bilmeye engeldir. İnsana verilecek eğitim en çok sormayı ve sorgulamayı içermelidir. Bilgiden ziyade bir yöntem bilgisi olarak “sorgulamak” kazandırılmalıdır.
Sen oldun, başardın denilen kimse ilerlemez. İlerlemek için daha çok yol olduğu bilinmelidir. Nitekim hayat denen bilinmezlikte daha çok yol vardır. Yol çok iken çizgisel olmadığı da unutulmamalıdır. Yol değişebilir, oyunun gereklerine göre kendi etrafında dönebilir, takla atabilir. Sıkıntıyı gidermek ve biraz daha oyalanmak için dans edebilir, öldürebilir.
Tarih insan bilgisinin doğruluğunu değil yanlışlığını kanıtlar. Tüm mücadeleler doğruların çokluğu ve aslında tek doğrunun yokluğuna işaret eder. Böyle bir ortamda bilmek durmaktır. Kesinlik iddiası bir süre dinlenmeyi sağlar, ancak daha doğrusunu bulanlarca ezilmek kaçınılmazdır. Bununla birlikte yolda yorulanlar olacaktır. Her toplum belli bir süre doğrular arasında gezinir ve bir yerde yorularak durmak zorunda kalır. Buna da geri kalmış toplum diyoruz, yolculuğa devam etmemiş, bilmişlerdir. Başka bir deyişler de sormayı bırakmışlardır.
Evren karşısında insan, bilgi deryasında küçücük bir damlayız. Keşfedeceklerimiz de damlanın içine dairdir. Ne kadar küçük olduğumuzun farkına varmak ve bilmemek tek seçeneğimizdir. Biliyorsak yandık, bilmek durmaktır. Kesinlik bulduysak bunda bir yanlış var, kesinlik kesin durmaktır. Sormaya ve aramaya devam etmelidir.
Sormak ve sorgulamak.. İşin sırrı bu olsa gerek. sormak ve biraz da merak etmek. Sıcağıyla harekete geçip araştırmak, daha sonra bunu doğrulamak ve başka beyinlere aktarmak. Bilgiyi sürekli aramak ve daha fazlasını istemek, insanoğlunun şu dünyada ki yaptığı en doğru şey olduğu kesin. Nesillerimize ezbercilik ve temel bilgiden ziyade, öğretmemiz gereken yegane şeydir; sormak,sorgulamak ,doğrulamak ve tüm bunlar için merak etmek.