Limit olmadan özgürlük olmaz.
Her birey hayata atalarını unutan bir bebek olarak gelir. Atalarını ona hatırlatmak, oyunun kurallarını öğretmek, hayatın limitlerini kazandırmak zorundayızdır. Çocuk hayatta neyin yapılıp neyin yapılamayacağını, yani limitleri eğitim ile almak zorundadır. Ataları eğitildiği için kendisi de eğitilir, yani ataları limitlenmiş bir ata olacaktır.
Okçuya sınırlılıklarını ve imkanlarını bildirmek zorundayız.
Yaramaz çocuk ile uslu çocuğu ayıran uslu çocuğun davranış limitlerinin çizilmiş olmasıdır. İnsanlık ve insanlar dünyaya yeni gelirler. Dünyada ne yapılabileceğini bilmezler. Toplum ve ebeveynler sınırları çizerek nasıl davranılacağını öğretirler. Çocukların yaramazlık yapması bu yüzden doğaldır. Çocuk neyin yapılıp neyin yapılmayacağını deneyip yanılarak öğrenir. Çocukların yanlış yapması gereklidir. Çocuk neyin doğru olduğunu yanlış yaptıktan sonra ona çizilen limitle öğrenir.
Çocuğun belli bir davranışı göstermesini sağlamak onun çoklu limitler ile kontrol edilmesidir.
Evren denen limitler bütününde neyi yapıp neyi yapamayacağımıza dair bir limit kazandırma etkinliği olan eğitim aynen evren gibi özgürleştirirken sınırlar. Bunu yaparken hayatta karşılaşmayacağı şefkati göstermek de zararlıdır, zulmü göstermek de. Çünkü beklentisi ve limitleri size göre şekillenecektir. eğitiminizin amacı dışında çok farklı etkenler vardır ve başarılı olmak için her şeyi kontrol etmek de yetmez, bireyin bilinmezliği ve rastgeleliği, yani mutasyonlar da önemlidir. Eğitim hayvanlığın tersine anlık kazanım getirmez, hatta uzun vadeli bile olmayan, topluma faydalı bireyler getirir ancak bunun getirisi eğittiğiniz kişiden değil yine toplumdan olabilir. Kelimelerin anlamları sınırlandıkları için var. Evren sınırlandığı için varlık var. Eğitim de sınırladığı için insan var.
Eğitim korumak için tuzlamaya benzer.
Tuzlamak, yani gıdanın bozulmasını sınırlamak zalimce görünebilir; ancak zorlu canlı hayatında insanlık için gerekli görülmüştür. İnsanları sınırlamak onların bozulmalarını engellemek için gereklidir. Limit koymak hem mevcut oyunun kurallarını öğretmek hem de limitleme becerisini kazanmaları için gereklidir. Bireyler ve toplumlar hayat oyununun kurallarını oynarken öğrenirler, neyin yapılıp yapılmayacağını, yani limit eğitimini vermezsek oyun oynanırken içine atılmış bireyler gibi mağdur hayatı yaşarlar. Ömür boyu limitsiz olduklarını sanarlar, halbuki kurallara dahil olmadıkları için hayatın keyifli yanını asla tadamazlar.
Limitler net, anlaşılır ve kararlı olmalıdır.
Her birey deneyip yanılarak öğrenir. Kurallar ona sindirebileceği şekilde anlatılmamışsa kurallara uyması beklenemez. Eğitimin bireyselleştirilmesi, yani öğreneni dikkate alması da çoğu zaman gerçekleşmez. Birey bildiği şeyler aracılığıyla bilmediği şeyleri öğrenir, bu bir sindirim sürecidir. Bildiği şeylere benzetemeyen, yani sindiremeyen, yani alaka kuramayan kişi önemli bir bilgiyi bile göz ardı eder. Toplumsal kurallara uymamak limitleri sindiremeyen bireylerin ömür boyu düştükleri bir yanlıştır. Küçüklükte kazanılmayan, disiplinli bir şekilde çevreden pekiştirilmeyen limitler ilerleyen yaşlarda çok zor kazanılır.
Negatif limitler limit aşımını doğurabilir.
Eğitimde negatif limitler, yani yasaklar yerine pozitif limitler, yani ikame etme tercih edilmelidir. “Oyun oynamak yasak” kuralının yanında yapılacak bir iş ve bunu ikame edecek bir limit aşımı olmazsa istediğimiz davranış değişikliği gerçekleşmez. İnsanlar kendilerinin bir iş başardığını hissetmek, güçlerini görmek için toplumsal limitleri sınarlar, limitlerle oynamak isterler. Onlara bu imkanı ders, çalışma, ibadet yoluyla vereceğinizi hissettirmeniz gerekir.
“Sınıfta şaka yapmayın!” türü bir talimat oynayacak bir şaka limiti verir. Korkutucu değilseniz şaka yapacaktır. Bunun yerine “bize herkesin hoşlanacağı bir şaka yap” ya da “iş bittikten sonra hepimiz seni dinleyelim” demek daha iyi bir limitleme olabilir. Ayrıca yasaklar sınırsız ve belirsizdir, ama yapmak istediğimiz daha ulaşılabilir ve belirlidir. “Fil düşünme!” dersek karşıdaki kişi fil düşünür. Yapmak istediğimizi odağa almak gerekir.
İyi bir okçu limitleri öğretilerek yetiştirilir. Limitler onu başarılı kılar. İnsan bir şeyler yapmak için hayattadır, yapmamak için değil. Yayın, okun ve dünyanın limitleri ile yapılacak işe odaklanmak gerekir. Hiçbir bağımlılık, hiçbir yasa dışı iş ya da ahlak dışı limit aşımları yerine bir şey koymadan giderilemez. İnsanlar, onları istemediğimiz şeylerle sınırlayarak, bizim istediğimiz kişi olurlar.