Madem kavramın(bilginin) ne olduğunu bilmek zor, doğruya yakın bilgileri nasıl edineceğiz? En yakın benzetmelere başvurabiliriz. Felsefe kavramları tartışmaya açma geleneği olarak bilmediğimizi vurgulama davranışına benzer. Bildiğini sananlar ya deneyip gören bilimciler ya da hiçbir şeyi denemeyip eski masallara inanan mitoloji taraftarlarıdır.
Felsefenin varlığından çocukken haberdar değildim, gençken anlamını öğrendim, olgunlaşınca anlamını yanlış bildiğimi ve tam olarak da öğrenemeyeceğimi fark ettim. Felsefenin ne olduğunu felsefi bir şekilde ve felsefe kavramı üzerinden tartışmak için bu başlığı attım.
Felsefe öncelikle “bir şey” değildir; hem tek anlama gelmez hem de somut bir nesnesi yoktur. Felsefenin onlarca farklı anlamı ve binlerce farklı tanımı vardır. Üstelik bu anlamların hiçbiri esas anlamı değil. Esas anlamını bilmiyoruz ve her kullanım bir temenni şeklinde gerçekleşiyor. Peki tarih içinde, değişen dünyada farklı anlamlara gelmesi ve Doğu’da, Batı’da ve Avrasya’da başka olmasına ne demeli? Felsefenin anlamı sorunu, felsefenin temel sorununa çok güzel bir örnek teşkil eder.
Felsefe nedir sorusunun önemi nedir?
Felsefe kelimesiyle ilgili sorunlar felsefenin sorunlarına benzer ve felsefe nedir? sorusu da bir felsefe sorusu olarak bu sorunları görmeye yardımcı olur. Bu yazı dizisinde paradoksal bir duruma şahit olacaksınız. Felsefeyi felsefe kavramıyla tartışırken felsefenin hem olduğunu hem olmadığını okuyacaksınız. Bu yaşamanın bir anlamda ölmek olması, asıl bilmenin bilmemek olması gibi dilin sınırlarında tartışmanın getirdiği kararsız bir durumdur. Bu paradokslar her şeyin temelindeki büyük paradoksun bir yansımasıdır ve dile indirgenemeyecek kadar büyük bir gerçekliğin habercisidir.
Bu yazılara kim ihtiyaç duyar?
İnsanlığın içinde insan olmaya çalışan herkes bu yazılara ihtiyaç duyar. İnsana en çok yakışan eylemin, düşünmenin çalışması olan felsefenin herkesin işine yarayacağını söyleyebiliriz. Felsefe artık bir uzmanlık alanı olmaktan ziyade insan olmakla ilgili temel sorunlarla kalakalmış bir tartışma alanı olmaktadır.
Filozofun karakteristik davranışı nedir?
Filozoflar genellikle yaşamayı “garip” bulan ve soru soran kişilerdir. Yaşamanın garip olduğunu hissetmekle birlikte insanların bazı illüzyonlara kapılarak bunu garipsemekten geri durduklarını gözlemler ve o illüzyonlardan çekinir. Bir şeyin diğer şeylerle ilişkisini ve büyük resimdeki yerini, yani anlamını anlamaya çalışır. Filozoflar genellikle asgari müşterek hayat ihtiyaçları dışında bir lüksü olmayan ve hayatı gözlemlemekle eğlenen kişidir.
Filozofun teorik ürünü bilinmeyeni, yani “dile indirgemenin” dışında kalanı vurgulamak iken pratik ürünü dengeyi kurmaktır. İdeal düzlemde soru sormak, davranışsal düzlemde sakinleştirip uzlaştırmaktır. Dışarıdan bakanlar için buna muhalefet etmek denir. Ne diyorlarsa karşı çıkacak bir yön bulmaktır, çünkü her bilgi kavramsal bir tercümedir ve muhakkak yanlışları vardır.
Filozofun sıklıkla yaptığı bir iş farklı bir durum karşısında onu dile dökmeye çalışmak, hipotezler öne sürüp onları hayatta gözlemleyerek olan biteni anlamaya çalışmaktır. Bilinmeyen, kesin konuşulamayacak konularda uyarmak, tüm bilgi iddialarının eksik yönlerini vurgulamak ve her iddiaya karşı muhalif bir tavır alarak illüzyonları ve kandırmaları yok etmek tutumundadırlar.