Ok geçmişe atılmaz, geleceğe atmak zorundayız. Ancak medeniyet sayesinde okçuluğu kağıda taşıdık ve bazı insanlar geçmişe ok çiziyorlar. Eğitimin geçmişten geleceğe gitmesi gözden kaçırılıyor. Hem geçmiş hem gelecek önemlidir, ancak geleceği hedeflemeyen eğitim öğrenciye ihanettir. Gelecekte karşılaşmayacağı bir eğitim insanlığa ihanettir. Nerede başarısız bir devlet ya da birey varsa geçmişin basit cevaplarına sığınan, ters yönde ivmelenmiş eğitimin ürünüdür.
Eğitim hayata hazırlıktır.
Öğrencinin her isteğini yapmak da zararlıdır, hiçbir isteğini yapmamakta. Çok yumuşak da zararlıdır, çok sert de. Çok eğitim de zararlıdır, az eğitim de. Gelecekteki hayatına uygun, ortalama bir eğitim verip kalanını kendisinin şekillendirmesini sağlamak gerekir.
Günümüzdeki eğitim eski hayata hazırlar. Yani gelecekteki olaylara karşı insanları geçmişe hazır ediyoruz. Böyle bir gariplik toplumsal kurumların güncellenmesi zor yapılar olmasından geliyor. Birey de toplumsal kurumların ürünü olduğu için cehaletin sıkıntısını çekip doğru tepki vermedikçe iyi bir öğrenme gerçekleşmiyor.
Gelecek şimdiden anlaşılabilir.
Geleceği kimse bilemezken insanları geleceğe nasıl hazırlayabiliriz? diye soranlar şimdiden yola çıkabilir. “Zaman bir illüzyondur, şimdiden başkası yoktur” derler. Şimdiki memnuniyetsizlik bize ne anlatıyor? Madem faydalı bir iş, eğitim neden mutlu etmiyor? Evet çocuklar kendilerine faydalı olanı bilmezler, ancak bunun da küçüklükten gelen eğitimle alakası vardır. Yani kendilerine faydalı olmayı öğrenmeyen bireyler eğitime yahut herhangi bir emeğe karşı çekimser davranırlar.
Gelecek şimdiden belirlenir.
Gelecekteki olayları şimdiki hareketlerimiz belirliyorsa dünyaya dürüst bir bakış eğitimi düzenlemeye yeter. Gelecekte çoğu işi daha iyi bir şekilde makineler yapacak. Bireyleri meşgul etmek, işsizlik ile başa çıkmak en önemli iş olacaktır. Biz bu problemi görmezden gelmeyi tercih ediyoruz. Görmezden gelme davranışımız gittikçe de artıyor. Halen derslerimizi, kurslarımızı hatırlama düzeyindeki kazanımlar üzerine inşa ediyor ve kurumlarımızı otoriteye dayandırarak meşru kılmaya çalışıyoruz.
Oyun daha yorucudur, ama daha çok talep çeker.
Bilgisayar oyunlarına yıllarımızı verir, oyunlar için aç ve susuz kalabiliriz. Ancak hayata bakışımızı değiştirecek bir esere bir gün vermekten geri dururuz. Kesinlikle zaman kaybı olan işlere gönüllü gideriz de kesinlikle faydalı olanlara çekiniriz. Bunun varlığın ve toplumun özündeki nedenlerle ilişkisi var. İnsanlar en iyi oldukları için hayatta değillerdir, kodlanabildikleri ve bazılarımızın da bu kodu değiştirebildiği için hayattadır. Bunun sonucu olarak mağduriyetler de oluşur.
Aşırı toplumsal, aşırı kodlanmış ve başkasına göre yaşamaktan başka şansı olmayan bir türüz. Toplum iyi bireyleri hak etmediği için mi bilinmez, bunun farkına varsak bile değiştiremiyoruz. Biz hep birlikte insanız ve varlığın temel kuralları ile tutulmuşuz. Öz limitlerimizle hayat dediğimiz uzay-zaman limitlerinde oyun halindeyiz. Limitlerle oynarız, çoğunlukla eğitimimiz oyunlarımızı belirler.
Gelecekte limit aşkın olmak zorundadır.
Birey bir limiti aştığını ya da o limite uyduğunu göstermek için yaşar. Başarı dediğimiz aslında toplumsal bir limit oyunudur. Gelecekte başarı neye benzer peki? Makine bütün işleri ele geçirecek ve hayat amacı bulmak en büyük problem olacaktır. Eğitimin en büyük problemi bir iş yapmak veya para kazanmak değil, insanı hayata motive etmek ve aşkın amaçlar edindirmek olacaktır. Aşkın limitler meditasyon, farkındalık, diyalektik gibi yücelmeyi ve kemale ermeyi gerektirecek bir eğitim gerektirir.
Sıradan bir okulda limitler ezberletilir. Limitleri uygulamayı veya problem çözmeyi zaten çok az kurumda görüyoruz. Halen insana ihtiyaç olan işler için eğitimi problem çözdüğümüz bir bilgisayar oyununa dönüştürmek gerekir. Zorla oyun oynatmayız, kendileri oynarlar. İnsanlar ihtiyaç duydukları bilgileri kendileri öğrenirler.
Geleceğin eğitimi ise limitleri değil, limit aşmayı bile değil, aşkın limitleri öğretmelidir. Yani durmayı, meditasyon yapmayı, düşünmeyi, evrene insanca bir bakışı göstermek zorundayız. Başlıca sebep asgari müşterekleri sağlanan, ancak toplumda bir statü veya limit aşımı duygusunu tadamayan insanları dizginlemenin başka yolunun olmamasıdır. İnsanlar hayvanlığı ve aşırı insanlığı aşmazsa problemin kendileri olduğuna inanabilir. Sonuçta kalıcı depresyon ve yok oluşa gider.
Geleceğe insanlığın süper gücü olan akıl hazırlar.
İş uydurma, evrensel basit gelir, eğlence sektörü ve diğer oyalanmaların sonucunda geleceğimiz eğitim stratejisi insan aklının kullanılmasıdır. Bütün bir hayat haz ve başarı ile geçmez, akıl ile geçer. Yani geleceğe, kaçınılmaz olana, ölüme sadece akıl ile hazırlanabiliriz.