Uykuda bilinçli olup olmadığımız konusu tartışmalıdır. Uyku bir bilinç kaybetme, kısmi ölme halidir. Yine de nadiren bilinçli rüya görenler var. Bilinçli rüya görmek nadir, bilinçli hayat da nadirdir. Uyku ile bilinç/yaşama hali arasında benzerlikler kurulması yeni bir şey değil, ancak bu da nadirdir ve hatırlamak gereklidir.
Bilinçli insan nadirdir. Yaşadığı dünyanın farkında olan kimseler enderdir. Bilinçli hayat hava atılacak bir şey olmadığından -rüya gibi- çok da bilinmez. En büyük bilinç bir rüya gibi uydurulan hayatın bilincidir. En büyük farkındalık rüyanın farkında olmaktır.
Gece rüya görüyordunuz, sonra uyandınız öyle mi? Rüya bitti mi yani? Hayatın uykudan ne farkı olduğunu soruşturalım. Uyku gibi içine atılıyoruz. Çoğu şeyi mecburen yapıyoruz, hatta habersiz. Girişi- çıkışı belli belirsiz. Bedeli ve çıktısı bilinmeyen garip hallerdeyiz. Hayattan uykunun devamı, uykudan hayatın devamı olarak bahsetsek yeridir. Uyur gibi yaşıyoruz, çoğu olay bizim dışımızda. Çok küçük bir kısmını kontrol ediyoruz, o da kontrolden çıkıyor. Rüyaları da biz görüyoruz, ama kendimizi kaybetmek üzere.
Hayatımızı ne kadar kontrol edebiliyoruz? Uykudaki gibi kendimizi teslim etmek istiyoruz. Aşık olmak, eğlenmek, etkilenmek istiyoruz; bunların hepsi ve sevdiğimiz her etkinlik kendini kaybetme halidir. Neden uyuyoruz? Bir yerde dursak ve dinlensek olmaz mıydı? İlle kendini kaybedeceksin.
Uykudaki ruh halinize ne kadar etkiniz var ise hayatta o kadar varsınız. Uykuda ne kadar ölüyorsanız burada da o kadar. Rüyada ne kadar adalet varsa burada da o kadar. Hayatta ne kadar anlam arıyorsanız rüyada da o kadar var. Uyuyunca uyanırsınız, ölünce de uyursunuz.
Uyku halinde ne kadar kendinizsiniz? Uyku halinde dünya ne kadar kendisi gibi? Hayatın en gizemli ve etkileyici etkinliğini her gün tecrübe edip bu konuda hiç soru sormuyoruz. Uykunun ve buna mukabil hayatın sorgulanmaması mümkün değil gibi görünürken işte, kimse soru sormuyor. Ufak tefek işler yaparken hayatın çoğunu geçirdiğimiz uykudan neden bihaberiz? Peki ufak tefek işleri yaptığımız hayatımızın bütününü neden iş edinmeyiz? Anlamını, değerini, gidişatını sorgulamamak neye alamettir?