Sıradan olmak kötü müdür? Rutine bir Zen yaklaşımı

Sıradan olmak, olup bitene göre dengede olmaktır. Sıradan olmak hayatın başarılı yanıdır, evrenin çalışan iş modelidir. Alt ve üst olmak aşırı uçlardır, sıra dışılık ödemesi olan bir radikal durumdur.

Kimin ne yaşadığını bilemeyiz, ancak en iyi yolun bildiğiniz yol olduğunu tahmin edebiliriz. Sıradanlık, gerçekle başa çıkmakta en işe yarayan çözümdür. Bu hayatın tanıdık, bildiğimiz yoludur. Aksi takdirde doğal süreç içinde değişir ve sıra dışı sıradan olurdu.

Bir öğrenci öğretmene “Tao nedir?” diye sormuş. “Normal hayat,” diye yanıtlamış öğretmen, “Tao’nun ta kendisidir.” “Peki ona nasıl uyum sağlayabiliriz?”

Öğretmen cevap vermiş: “Eğer ona uymaya çalışırsan ondan uzaklaşırsın.”

Sıradan olmalı, ama kendi şartlarına göre sıradan. Aydınlanmayı, sıra dışılığı, hatta sıradanlığı hedefleyemezsiniz. Pürüzsüz, doğal ve kişinin kendi şartlarına göre sıradan olması gerekir. Hayat, madde ve evren kadar sıradan.

Bir yıldız, muazzam bir enerji yoğunlaşması, sizin için sıra dışı; ama kendisi için değil. Farklı bir boyuttan bakıldığında zamanın başlangıcından beri oradadır. İlk prensipler tarafından belirlenmiştir, sıra dışı bir şey değildir. Çevrenizin bir ürünü olmanız ve karşılaştığınız her şeyi rasyonelleştirmeniz de sıra dışılığın bir çerçeve olduğunu gösterir.

Aydınlanma gündelik bilinç gibidir ama yerden iki inç yukarıdadır.

Dt. Suzuki

Aydınlanmanın en muazzam yolları size sıradanlık duygusu verir. Zen, Taoizm, batı dinleri, felsefe. Sıra dışı bir görünüme, bakış açısına neden olan benmerkezci bakış açılarınızdan kurtulmanıza yardımcı olacak ve dünyayı daha yüksek bir düzeyden görmenize yol açacaktır. Tıpkı bir insanın karıncalara veya hayvanlara bakıp ne kadar rutin davrandıklarını düşünmesi gibi.

Zen’i öğrenmeden önce dağı dağ olarak görüyordum. Zen öğrenmeye başlayınca dağ artık dağ değildi. Zen’i öğrendikten sonra dağ yine dağ oldu.

Zen, yaptığınız her şeyi daha tutarlı ve daha bilinçli yapmanızı sağlar. Zen her konuda soğukkanlılıktır. Çünkü her şey onlar “gerçekleştirilmeden” önce oradaydı. Bir şeyleri kontrol etmeye ve anlamaya çalışan ve yapamayan insanlar için hala mucizeler olacak. Olaya bakan kişiden, izleyiciden kaynaklanacak. Neler olduğunu anlarsanız, bu ekranda herhangi bir sihir veya mucize yoktur. Sadece elektronlar ve yarı iletkenler…

Bir zamanlar bir rahip övünmeye başlamış, “Mezhebimizin kurucusu öyle mucizevi güçlere sahipti ki nehrin bir kıyısında elinde fırça, diğer kıyısında hizmetlinin elinde bir kağıt olduğunda kurucu ustamız buraya kutsal işaretlerden resim yapabilir. Sen böyle harika bir şey yapabilir misin?”

Zen ustası sakince yanıtlamış: “Belki senin tilkin bu numarayı yapabilir, ama Zen yolu bu değildir. Benim mucizem: acıktığımda yemek yiyorum, susadığımda su içiyorum.”

Zen, ustaları ve öğrencileri için bir merdiven gibidir. Oraya tırmandıktan sonra merdiveni kaldırırsın ya da onunla ilgilenmezsin. Bir hedef değildir. Otoyolda bir durak gibi. Sadece hayatı olduğu gibi kabul etmenizi sağlayacaktır. Yalnızca eylemlerinizin sonuçlarını benimsemeye yönelik bir farkındalık yaratacaktır. Belki de özgürlükleriniz için bir sorumluluk duygusu. Belki bir tavır, ama daha fazlası değil. Sizi görebileceğiniz bir noktaya kadar yükselterek işleri sıradanlaştırır.

Bir adam yolda yürürken birdenbire kendisine doğru dörtnala koşan bir at görmüş. Binicinin çok acelesi varmış gibi görünüyormuş.
“Acelen ne? Nereye gidiyorsun?” diye sormuş adam.
“Bilmiyorum. Ata sor!” diye bağırmış binici.

Her şeyi kontrol edemeyiz ve hayatımızdaki en küçük şeyler bile sayısız faktörden etkilenir. Biz bu kozmosta sadece küçücük bir parçayız, küçücük bir parçacık. Öte yandan bu devasa yapının bir parçasıyız. Onun bir parçası gibi hissedebiliyorsan ve sıradanlaşabiliyorsan; güçlü olabilirsin. Kendinizi sıra dışı hissediyorsanız da bir sıkıntı olmalı. Özel olmanıı gerektirecek bir şey var mı? Kozmosun bazı parçaları neden özel olsun ki?

Sıra dışı sadece bir bakış açısı mı, sahip olduğumuz bir yanılsama mı? Bu açıdan bakıldığında, “sıradan olmamanın” bir rahatsızlık olduğu düşünülebilir. Birinin özel olduğunu düşünüyor ve onu gaza getiriyorsanız; hiç iyi yapmıyorsunuz. Onları sadece bir illüzyon girdabına çekiyorsunuz. Size göre sıra dışı olabilirler ama kendi çevrelerine göre sıradan olmak zorundadırlar.

Çocuklarınız ya da ünlüler olsun, hepimiz benzer hayatlar yaşıyor ve benzer şekilde ölüyoruz. Gezegen ve yıldızı(Güneş) diğer sayısız nesneye benzer şekilde patlayacak ve bu sıradan bir iş olacak. Kimseyi pohpohlamayın ve pohpohlanmayı ya da sıra dışı olmayı beklemeyin.

Bu sıra dışılık dürtüsü neden? Sıradan bir sıra dışı değilseniz, kendinizi bir hiçliğe sürüklüyorsunuz. Sizin için tasarlanmış insan müfredatını takip etmeye çalışın.

Leave a Reply