Asırlar, devirler geçti; insanoğlu ödünç aldığı şeylere gittikçe bağlandı. Dünyayı kendinin sandı. Emanet aldığı cana ve onun olmayan eşyaya iyice sarıldı. Yıldız tozundan yapılmış ve sulanarak canlanmış bedenleri kendinin değildi, ama öyleymiş gibi yaptı. Yücelttiği “kendisi” gerçek bile olmayabilirdi. Haddizatında kişilik bir serap gibiydi. Çoğu kişi gelip geçmişti, kalan sadece düşlerdi. Geçici bir varsayım nasıl da her şeyin önüne geçmişti. Kişilik olsa olsa bir borç kaydı gibiydi. Bu yüzden insanoğlu bir dine inanmaya, borcunu ödemeye niyetlenmişti.
Din. Arapça. دین: Borç, hesap.
İnsanoğlu aldığını verir. Sadece insanoğlu değil, tüm alem bir denklik içerisindedir. Ancak sözümüz insanoğlunadır. Borcunun farkında olmayan, geçiciliğin esaretindeki insana ihtar etmelidir. Fani hayatın sanrısına tutularak kendini abartmak ne menem iştir? Beden nereden gelmiştir? Topraktan çıkan su ve yemek bir insana dönüşürken insan toprağa döneceğine neden şaşırır? Her şey başladığı yere dönecektir, eşitlik sağlanacaktır. Her şey ölecektir, yani borcunu ödeyecektir.
Vefat. Arapça. وفات Sözünü tutmak, borcunu ödemek.
Din bunun farkındaki insanın sözünü tutma çabasıdır. Hayatın dehşeti altında bir şeyler verme gayretidir. Haybeden gelen canın karşılığını ödemektir. Bu kadar din boşuna değildir. Bu kadar inançlı insan rastlantı olamaz. İnsanlar itiraf etmiyor, ama bu eşitliğin sağlanacağını biliyorlar. Din bunun gayreti, vefat da nihayetidir. Can, kişilik, kendin olmak, beden, eşya, varlık, servet hep ödünçtür. Can emanettir, hayat kendimizin değildir. Ölüm ise geri ödemeden ibarettir. Saçma olan ise böylesine geçici bir hayatta “ben” yanılgısı ile hareket etmektir.
Aldığını Vermeyen Aradığını Bulamaz.
Vefat hayatın nihai hedefidir. Hayat kesilmez, vefa eder. Olacak olan gerçekleşir ve dengeye bir adım daha yaklaşılır. Böyle bir denklikte mal sevdasına tutulmak, dünya nimetlerine dört elle sarılmak ancak sefalet getirir. Sizin bile olmayan bir can ve ona ait olmayan servet sadece yük olmaz mı? Neden sadece gelip geçtiğimiz bir diyarda yükümüzü artırmaya çabalıyoruz?
Kişilik katlandığın kadardır. Düzeyini kaldırabildiğin acı belirler.
“Yıldız tozundan yapılmış ve sulanarak canlanmış bedenleri kendinin değildi, ama öyleymiş gibi yaptı” evet öyle. Ben varım da bunlar da benimmiş gibi geliyordu. Teklik ve birlik boyutunu anlamak öyle kolay değil ki. Anlamlı olsun istiyorum. Anlamlı kalsın ya da. Her şey hayal ve hayal edilmiş sahnedeki bilinçlerden biriyim. Bilincim var bu bilinçle sonsuza kadar gideceğim için sanırım bu bilinci eğitmem lazım.